Bay Vale. Michigan'a geri dönmeyeceğim. Hele Oğlumun o binada olduğunu bile bile... | Open Subtitles | سيد فيل ، لن أعود لميشيغان وأنا أعرف أن ابني في ذلك المبنى |
Oğlumun sevimli olduğunu söyleyip orada oturarak meleği mi oynayacaksın? | Open Subtitles | تقولين لي أن ابني لطيف وتجلسين مكانك وتُعطني وجه الملاك؟ |
Ama yine de Oğlumun en iyisi olduğunu söylemem gerekir. Sizin çocuklarından daha iyi. | TED | رغم أنه يجب أن أقول أن ابني هو الأفضل وأحسن من طفلكم. |
Hayatımda ilk defa Oğlumun beni bir katil olarak göreceği düşüncesi geçti aklımdan. | TED | تلك كانت المرة الأولى في حياتي التي قمت فيها بالتفكير في حقيقة أن ابني سوف يراني كقاتل. |
Biliyorum ki, oğlum gösterdikleri kadar kötü bir insan değildi. | Open Subtitles | و أعرف أن ابني لم يكن سيئاً كما كانوا يظهرونه |
Böylece Oğlumun bana sunulandan daha tehlikeli bir ülkede yetişmekte olduğu gerçeğiyle yüzleştim. | TED | وكان علي أن أصطدم بالحقيقة أن ابني يكبر في دولة أكثر خطورةً عليه من التي أُعطيت لي. |
Oğlumun da gelmek isteyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | أعرف أن ابني سيريد الذهاب معنا كان خارج النطاق |
Bildikleri sadece Oğlumun kayıp olduğu. | Open Subtitles | يا ايها السيناتور، يبدو أن الجميع يعرف أن ابني مفقود |
Başpiskoposluk Oğlumun onları aradığını söyler söylemez geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت بمجرد أن أخبرتني مُطرانية مكسيكو سيتي .أن ابني قد اتصل بهم |
Oğlumun yalnız olmadığını biliyorum, çünkü o gün on tane çocuk öldü! | Open Subtitles | لنفس السبب الذي جعلك متأكدا أن ابنك لم يفعل هذا وحده أنا متأكد أن ابني لم يكن وحده لأن عشرة أطفال ماتوا في هذا اليوم |
Kesinlikle 11 yaşındaki Oğlumun arabayı göle düşüreceği hakkında hiç bir fikri yok. | Open Subtitles | لم تكن لديّ أدنى فكرة أن ابني البالغ 11 سنة سيقود تلك السيارة الى داخل البحيرة بعد شهرين فقط |
Ayrıldık, ben... küçük Oğlumun yaşadığını bilmem gerek. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجد ابني . . لقد انفصلنا أريد أن أعرف لو أن ابني حي |
Oğlumun burada olmamasının tek nedeni, neler olduğundan haberi olmamasıdır. | Open Subtitles | السبب الوحيد أن ابني ليس هنا هو أنه لا يعرف ما حدث |
Oğlumun böyle vahşice bir şey yapabileceğini bir an bile düşünmedim. | Open Subtitles | لن أعتقد ولو للحظه واحدة أن ابني يمكنه فعل شي فظيع كهذا |
Oğlumun bomba işlerine karıştığını düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أن ابني كان واحداً من مُنفذي الهجمات |
Ama Oğlumun uçmaya hazır olmadığını biliyordun. | Open Subtitles | لكنّك عرفت أن ابني لم يكن مستعداً للطيران |
Bu sabaha kadar Oğlumun bir kaplumbağası olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أن ابني لديه سلحفاة حتى هذا الصباح |
Sonra o öğretmene dedim ki... Oğlumun İspanyolca'dan sınıfta kaldığına sevindim. | Open Subtitles | لذا أخبرت ذاك المعلـم أنـه يسرنـي أن ابني رسب في امتحان اللغـة الإسبانيـة |
Oğlumun bağımızı kopardığımızdaki gibi olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أن ابني تغير منذ أن فقدنا الاتصال |
Oğlumun sindirim sisteminin inanılmaz derecede hassas olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعلمي أن ابني لديه نظام هضم حسّاس للغاية |
Sizi temin ederim ve tanrı adına yemini ederim ki oğlum iyi biridir. | Open Subtitles | وأضمن وأقسم لك بأغلظ الأَيمان أن ابني شخص جدير بهذا |