Bu durum ayrıca, eğer hayalinizde canlandırabilirseniz, çocuklarınızı ve eşlerinizi bombalayan insanların yaşadığınız yerdeki süpermarket etrafında gezebildiği anlamına da gelmekteydi. | TED | وهذا يعني أيضاً، إن استعطتم تخيل هذا، أن الأشخاص الذين فجروا أطفالكم وأزواجكم كانوا يمشون حول المتجر الذي تعيش بقربه. |
Verilerimiz, 58'den fazla farklı kişiyle iletişim kuran insanların genelde daha iyi müşteriler olduklarını gösteriyor. | TED | تظهر بياناتنا أن الأشخاص الذين يتجاوز تواصلهم مع أكثر من ٥٨ شخصاً هم وعلى الأرجح مقترضون جيدون. |
Öz farkındalığı olan insanların daha başarılı olduğunu gösteren gerçek anlamıyla tonla araştırma var. | TED | وفي الواقع، هناك أعداد كبيرة من البحوث التي تُظهِر أن الأشخاص الذين يملكون وعيًا ذاتيًا هم أكثر إنجازًا. |
Eğlenceli olduğu sürece, komik bir fikre benzediği ve tanık olacak insanlar da eğlenceli vakit geçirecekler gibi göründüğü sürece, bu bizim için yeterli. | TED | طالما أننا نستمتع ويبدو أنها ستصبح فكرة ممتعة ويبدو أن الأشخاص الذين يختبرونها سيستمتعون أيضا، ثم ذلك كاف بالنسبة لنا. |
Ve inanılmayacak derecede beklenmeyen bir şey de, diğer insanlar da bu şekilde hissediyor ve görüyor. | TED | والشيء الغير متوقع أن الأشخاص الذين يشاهدون ذلك يتملكهم الشعور ذاته |
Şurdaki adama bakın! | Open Subtitles | أن الأشخاص الذين استقال! |
Şurdaki adama bakın! | Open Subtitles | أن الأشخاص الذين استقال! |
Bütün cevapları alabileceğini düşündüğün insanların da diğer herkes gibi sıradan insanlar olduklarını görmek çok garip. | Open Subtitles | إنه فقط شئ غريب أن ترى أن الأشخاص الذين كنت تعتقد أن لديهم جميع الحلول هم فقط بشر كالجميع |
Bazen en az hatırladığımız insanların üzerimizde büyük etkisinin olması çok tuhaf bir şey. | Open Subtitles | لكم هو مضحك أحياناً أن الأشخاص ..الذين لا نتذكرهم في الغالب يطبعون فينا أعظم التأثير أنا أتذكر أنا كانت تتحلى بالألماس |
Sevdiğiniz insanların, kimsenin onlara zarar veremeyeceği yataklarında uyuduğunu bilmek, huzur verici, hatta rahatlatıcı bir şeydir. | Open Subtitles | هنالك شيء مريح, وأيضاً مطمئن بمعرفتك أن الأشخاص الذين تحبهم نائمون في أسرّتهم حيث لا يمكن لشيء أن يأذيهم |
Diğer taraftan, diğer insanları öldüren insanların bunun yanlış olduğunu düşünme eğilimi içinde olduklarından da şüphe duyarım. | Open Subtitles | وعلى الجانب الآخر، أعتقد أن الأشخاص الذين يقتلون الآخرين يعلموا أنهم مخطئين |
Diğer taraftan, diğer insanları öldüren insanların bunun yanlış olduğunu düşünme eğilimi içinde olduklarından da şüphe duyarım. | Open Subtitles | وعلى الجانب الآخر، أعتقد أن الأشخاص الذين يقتلون الآخرين يعلموا أنهم مخطئين |
Bazen insanların dürüst olduğunu düşünürsün sonra suçlu çıkarlar bazen de tam tersi olur | Open Subtitles | يتضح أحياناً أن الأشخاص الذين تخالهم أبرياء مذنبون والعكس صحيح |
Aptalca ama onu seven insanların, onun masum olduğuna inandıklarını düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت لغبائي أن الأشخاص الذين كانوا يحبونها |
Araştırmalar gösteriyor ki hayatının anlamı olan insanlar daha metanetli okulda ve işte daha iyiler ve hatta daha uzun yaşıyorlar. | TED | والدراسات تعرض أن الأشخاص الذين يحملون مغزىً للحياة، انهم أكثر مرونةً، هم أفضل في الدراسة وفي العمل، كما أنهم يعيشون أطول. |
Ona göre, hayatlarında amaç olan insanlar telafi, olgunluk ve sevgi ışığında hikâyelerini anlatıyorlar. | TED | لقد وَجد دان أن الأشخاص الذين يعيشون حياةٍ ذات مغزىً يميلون لإخبار قصصٍ عن حياتهم مبنيةً على الفداء والنمو والحب. |
Meritokrasinin kötü düşüncesine göre, başkalarından biraz daha fazla şey başaran insanlar aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır. | TED | والشر في مبدأ الجدارة هو أن الأشخاص الذين حققوا أكثر بقليل من الآخرين لهم قيمة أعلى بقليل من غيرهم. |