ويكيبيديا

    "أن الحقيقة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Gerçeğin
        
    • Gerçekler
        
    • gerçeklerin
        
    • gerçek şu ki
        
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde Gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde Gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    Bana söylemedi çünkü Gerçeğin kurgudan daha kötü olduğunu biliyordu. Open Subtitles لم يخبرني لأنه يعلم أن الحقيقة ستكون أسوأ من الخيال
    Gerçekler acıtabilir demek istedi ,baba , kendi iyiliği için.. Open Subtitles إنها تعني أن الحقيقة تجرح يا أبتي. إن ذلك لصالحها.
    1 Numara: Birinci ve en doğru şey; tüm Gerçekler paradokstur. TED أولًا: أول وأصدق شيء هو أن الحقيقة متناقضة.
    gerçeklerin efsanelerle değiştirilmiş olması ne kadar da ilginç. Open Subtitles من الشيق رؤية كيف أن الحقيقة يتم تغييرها بواسطة أسطورة
    Ama korkarım gerçek şu ki Reed bazen haklı çıkabiliyor. Open Subtitles لكنني أخشى أن الحقيقة هي أنه أحياناً ريد يكون محقاً
    Gerçeğin belirsizlik olduğunu fark etmedim. Benden başka biri var mı fark etmeyen? Open Subtitles لم أدرك أن الحقيقة ستكون بعيده عن الأنظار هل من أحدٍ آخر ؟
    Gerçeğin farklı fikirlerin çatışmasından doğduğu fikri ve empatinin duygusal kası, demokratik vatandaşlığın gerekli araçlarıdır. TED وفكرة أن الحقيقة تنبع من تضارب أفكار مختلفة، والقوة الوجدانية للتعاطف، هي الأدوات الضرورية للمواطنة الديمقراطية.
    Fakat, Gerçeğin tam tersi olduğunu düşünüyorum. TED ولكن أعتقد أن الحقيقة هي عكس ذلك تماما.
    Dolayısıyla Betsy ya da kendiniz için seçim yaparken neden Gerçeğin bir faktör olması gerektiğini hissetmeyesiniz? TED لذا، سواء كنت تتخذ قرارا لبيتسي أو لك، لماذا تعتقد أن الحقيقة يجب أن تكون عاملا؟
    Bence Trump ahlaki bir ucube ve sanırım şu Gerçeğin karşısında çözülecek, hiçbir konuda hiçbir şey bilmediği ve merak da etmediği gerçeği. TED أعتقد أنه مهووس أخلاقي، أعتقد أن الحقيقة ستداهمه، حقيقة أنه لا يفقه شيء في أي شيء ولديه فضول حيال ذلك.
    Özgünlüğe giden yol kutsaldır ve herkesin iyiliği için Gerçeğin sadece sizi değil herkesi özgür kılacağına güvenmenizi ister. TED لكن الدعوة إلى الأصالة مقدسة وللمصلحة العامة، وتطلب منك أن تثق أن الحقيقة لا تحررك وحسب، بل ستحرر كل الناس.
    Gerçeğin seni çok fazla hareketlendirebileceğini zannetmiyorum. Open Subtitles لا أعتقد أن الحقيقة يمكنها أن تحرك فيكِ الكثير
    Gerçeğin sizin mülkiyetinizde olmadığını fark ettiğinizde siz Almanlar çok şaşıracaksınız. Open Subtitles أعتقد أنكم، أيها الألمان، ستتفاجأون عندما تجدون أن الحقيقة ليست حكراً عليكم وحدكم.
    Bir şeyler istedikleri için. Gerçeğin bunu sağlayamayacağından korktukları için. Open Subtitles عادةً لأنهم يريدون شيئاً ما ويخشون من أن الحقيقة تمنعهم من الحصول عليها
    Eğer reddederse, Gerçeğin sır olarak kalacağına güvenim tamdı. Open Subtitles واذا لن يفعل, أنا أثق أن الحقيقة لن تخرج بعيدآ عن تلك الحجرة
    En azından, cennette Gerçekler biliniyor. Open Subtitles لا، فخامتك الحمد لله، أن الحقيقة معروفة في السماء
    Evet ama bazen Gerçekler bile sahte görünebilir, öyle değil mi? Open Subtitles لكن تعرف أن الحقيقة أحياناً تبدو زائفة، أليس كذلك؟
    Bu durumdan çıkardığım sonuç, Gerçekler yardımcı oldukları gibi, canının yanmasına da yol açabilirler. Open Subtitles حسنٌ, ممّا فهمته حول هذه الوضعية, يبدو أن الحقيقة قد تؤلم بنفس القدر الذي قد تُساعد به
    gerçeklerin efsanelerle değiştirilmiş olması ne kadar da ilginç. Open Subtitles من الشيق رؤية كيف أن الحقيقة يتم تغييرها بواسطة أسطورة
    Salgını tersine çevirmekteki olağanüstü ilerlemelerimize rağmen, gerçek şu ki bir faciaya sadece birkaç virüs mutasyonu uzaktayız. TED على الرغم من التطور اللافت الذي حققناه في إبطال آثار الوباء، إلا أن الحقيقة أننا على بعد بضعة طفرات فيروسية من كارثة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد