Tamam, en iyi haber lenf bezlerindeki tümör iyi huylu. | Open Subtitles | حسنا , الأخبار الجيدة أن الورم الموجود في العقدة اللمفاوية حميد |
L4 omurganda kocaman bir tümör varmış. | Open Subtitles | مشكلتك هي أن الورم يحيط بالفقرة الرابعة بظهرك |
Onun canını ne sıkıyorsa, tümör sinir merkezini tetikliyor. | Open Subtitles | مع هذا ,ما يقلقنا هو أن الورم يتجه نحو العصب البصري |
Onu açtığımız zamansa Tümörün pulmoner arteri aşındırmış olduğunu gördük. | Open Subtitles | عندما قمنا بفتحه، شاهدنا أن الورم جعل شريانه الرئوي يتآكل. |
O yıl sona ermeden, doktorlar bana ve kocama ona uygulayabildikleri maksimum kemoterapi ve radyasyon tedavisine rağmen Tümörün yinelediğini söyledi. | TED | وقبل نهاية العام، جلسنا أنا وزوجي مع الأطباء وأخبرونا أن الورم تجدّد، بالرغم من العلاج الكيماوي والإشعاعي المكثف. |
Onu çıkarmadan önce Tümörün bir pıhtı attığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتحاول القول أن الورم تسبب بالجلطة قبل استئصاله؟ |
Tümörler gitmiş olsa bile bir tümör sanki hâlâ oradaymış gibi. | Open Subtitles | على الرغم من أن اختفاء الأورام، تتصرف الغدد كما لو أن الورم مازال هناك |
tümör yayılmışsa bu imkansız. | Open Subtitles | بما أن الورم انتشر فعليًّا، فستكون الجراحة مستحيلة. |
tümör optik bölgeye ulaştı sanırım. | Open Subtitles | لو اضطررت للتخمين، فسأقول أن الورم اجتاح التصالبة البصريّة |
Donovan. tümör çekiliyor. | Open Subtitles | انه دنوفان أن الورم يتقلص حجمه |
Harika plan. Tümörün aslında tümör olmaması dışında. | Open Subtitles | خطة عظيمة عدا حقيقة أن الورم ليس ورماً |
Bunun anlamı tümör çoktan derinlere yerleşmiş. | Open Subtitles | فذلك يعني أن الورم... قد ترسخ لدرجة كبيرة |
tümör enine kolona sıçramış. | Open Subtitles | يبدو أن الورم يجتاح القولون العرضي |
Bu yüzden baş parmağınla gidiyor ve beyne biraz bastırmaya başlıyorsun, çünkü tümörler bir miktar daha sert ve gergin olma eğilimindedir ve biraz bu şekilde girip şöyle dersiniz: "Görünüşe göre tümör tam olarak burada." | TED | و هكذا أنت تبدأ بإبهامك، و تبدأ بالضفط قليلا على الدماغ، لأن الأورام تميل إلى أن تكون قاسية أكثر، صلبة أكثر، و لذلك فأنت تبدأ بالعمل هكذا و تقول، "يبدو أن الورم هناك." |
Biyopsi sonuçlarına göre tümör iyi huylu ve şu an için tehlikeli değil. | Open Subtitles | التحاليل أكدت أن الورم حميد ، ولا يشكل أى خطر ! |
Buna Lambert-Eaton sendromu denir. Tümörün ciğerlerde olduğunu bu şekilde anladık. | Open Subtitles | تسمى متلازمة لامبرت إيتون أعلمتنا أن الورم كان بالرئتين |
Tümörün inferior vena kavayı kaldırdığını ve aort damarına yapışık olduğunu söylemeye bile gerek yok. | Open Subtitles | دون الحديث عن حقيقة أن الورم قام بدفع الوريد الأجوف السفلي وأصبح ملتصقًا بالأبهر. |
Üstüne üstlük ona Tümörün beyin sapına yayıldığını söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | الآن يجب أن أقول له أن الورم ملتف حول جذع الدماغ |
Tamam buradaki zorluk, Tümörün büyük bir yer kaplaması... | Open Subtitles | حسنا ، الصعوبة تكن في أن الورم قد اخذ حيزا كبيرا |
Ama bu Tümörün alınamayacağını söylemiştiniz. | Open Subtitles | ولكنهم قالوا أن الورم ميئوس منه |