Senin şu Craig'in büyük tekne işi için yolda olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | لا ينبغي أن تكون في طريقك إلى كريغ، كبيرة، اه، وظيفة القارب؟ |
Burada söz edilen Kikuchiyo sen isen on üç yaşında olman lazım. | Open Subtitles | أذا كنت أنت كيكيشيو المذكور هنا فأنت يجب أن تكون في الثلاثين من العمر |
ve sen yatakta olmalıydın, yarın ki düğünde dinç olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكون في الفراش راحةً من أجل الزفاف غداً |
Yarım saat sonra mahkemede olmalısın. | Open Subtitles | كيفين آسفة لكن عليك أن تكون في المحكمة بعد 30 دقيقة |
Şu ana kadar Pasifik'in üzerinde olmalıydın. | Open Subtitles | يجب أن تكون في مكان ما فوق المحيط الهادي الآن، كونكلين. |
Sanatın, resmin içinde olmakla mekanın içinde olmak arasındaki ilişkiyi değerlendirebilmesi fikri. | TED | الفكرة أن الفن يمكن أن يقيّم العلاقة بين المعنى أن تكون في صورة، والمعنى أن تكون في فراغ. |
Ama dernek içinde olmak da zaman alır. | Open Subtitles | لكن أن تكون في الأخوية تأخذ من وقتك أيضاً. |
Bebeğim, ne yapıyorsun? Yatakta olman lazımdı. | Open Subtitles | صغيري الحبيب , ما الذي تفعله يجب أن تكون في الفراش |
Tanrım! Stüdyoda olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | ليست لك من المفترض أن تكون في الاستوديو ؟ |
Senin İsviçre'de olman gerekirdi serseri! | Open Subtitles | من المفترض أن تكون في سويسرا يا أبن السافلة. |
Çok gençsin. Okulda olman gerekiyor senin. | Open Subtitles | أنت يافعٌ جداً، يجب أن تكون في المدرسة الآن |
Kaçmak ve saklanmak. Belki de hastanede olman gerekiyordur. | Open Subtitles | تركض وتختفي ربما يجب عليك أن تكون في المستشفى |
Anlamak için aldatılan tarafta olmalısın. | Open Subtitles | أعتقد أن يجب أن تكون في الطرف الخاطئ من العلاقة لتفهم |
Unutma, Jack, ışık hızına zıpladığımızda bölmede olmalısın. | Open Subtitles | لاتنسي جاك عليك أن تكون في الحجرة عندما نحلق إلى وجهتنا |
Yani parti 7'de başladığına göre 6'da babamın evinde olmalısın. | Open Subtitles | لذا الحفله ستبتدى فى الـ7 هل يمكن أن تكون في منزل أبي فى الـ 6؟ بالتاكيد |
Bu dağ başında değil, hastanede olmalıydın. | Open Subtitles | أنت يجب أن تكون في المستشفى لا يقاوم هنا في مكان مجهول. |
Nerede olmalıydın, Bethlehem'de olmalıydın, hadi. | Open Subtitles | أين يجب أن تكون؟ يجب أن تكون في بيت لحم تعال |
Sen şimdiye kadar pembe filler görüyor olmalıydın. | Open Subtitles | ألاّ يفترض بك أن تكون في عالم الفيل الوردي الآن ؟ |
Benimle bir ilişki içinde olmak devamlı istek... ..içinde olmaktır diye seni uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد حذرتك أن كونك في علاقة معي يعني أن تكون في حالة انتظار دائمة |
Dünyayı başka gözlerden görmek, bir kabusun içinde olmak uyanması asla mümkün olmayabilen... | Open Subtitles | رؤية العالم بعينيّ شخص آخر، أن تكون في كابوس وتعجز عن الاستيقاظ، أمر ممتع من ذلك النوع. |
Oyuncular oyunun içinde olmak istiyorlar. | Open Subtitles | اللاعبين تريد أن تكون في اللعبة. |