Tıpkı kaldırımlar gibi onlar da bir hak, Sadece motorlu bir araca erişimi olanların güvenli bir şekilde, öldürülme riski olmadan hareket etme hakkı olduğuna inanmıyorsak tabii. | TED | هي حق، مثل الأرصفة، إلى إذا آمنا أن فقط أولئك الذين يركبون سيارات لهم الحق في تنقل آمن، دون خطر التعرض للقتل. |
İnsan bütün gün oturup Sadece bunun üzerine düşünebilir, değil mi? | Open Subtitles | أنا يمكن أن فقط أنتصب هنا يفكر في الموضوع طوال النهار. أليس كذلك؟ |
Tamam. Sadece kızkardeşine söylemeyeceğini bileyim. | Open Subtitles | حسنا أن فقط أريد ان أعرف أنك لن تخبر اختك |
Bazen Sadece... kafamın içindeki o küçük sesi dinlemem gerektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | في بعض الأحيان أن فقط أنا فقط أشعر بأنني يجب أن أستمع إلي ذلك الصوت الضئيل الذي يتردد في داخل رأسي ويحثني علي فعل ذلك |
Şehir yönetimi, zırhlı araç soygunu sırasında mahvettiğimizi söyledikleri üç aracın parasını ödememizi istiyor ama ben Sadece iki tane vardı diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | تحملنا المدينة تكاليف ثلاثة سيارات للشرطة تقول أننا حطمناها أثناء السطو على السيارة المدرعة أتذكر أن فقط تحطيم سيارتين |
Sadece altı ay boyunca seninle beraber uyanmayı istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن فقط أن تكون ستة أشهر وأستيقظ بجانبك |
Hayır, ben Sadece bu klinik deney için çok heyecanlı olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | التجارب لهذه جداً متحمس بأنني أقول أن فقط أريد لا, |
Ama kraliçe hazretleri bu sefer Sadece çok yüksek puan alanların girmesine karar verdi. | Open Subtitles | لكن قررت جلالة الملكة أن فقط المؤهلين بدرجات عالية هم من سيدخلون الأكاديمية هذه المرة |
Çoğu detayı Sadece arkadaşlarının görebileceği şekilde ayarlamış ama hâlâ herkese açık bölümler de var. | Open Subtitles | لقد ظبطت الاعدادات على أن فقط اصدقاءها .يستطيعون روؤية ملعوماتها .لكن لا يزال هنا بعض المعومات العامة |
Canavarı Sadece onun yenebileceğini o anda anlamıştım. | Open Subtitles | في تلك اللحظة كنت أعرف أن فقط استطاع هزيمة الوحش |
Sadece çığlık duyduğumuzu söylemek istedim. | Open Subtitles | يمكننا أنه أقول أن فقط أردت تصرخين سماعك |
Sadece... Biraz desteğe ihtiyacım vardı ben de arkadaşımdan reçeteli uyarıcı satın aldım. | Open Subtitles | أن فقط أحتجت للقليل من الطاقة لذا أشتريت بعض الفيتامينات من صديق |
Kehanet altı kızdan Sadece birinin yaşayacağını söylüyordu. | Open Subtitles | ذكرت النبوءة أن فقط واحدة منكم من الستة ستعيش، |
Sadece başladığımız bir konuşmayı bitirmek istedim. | Open Subtitles | أن فقط أردت إنهاء حديث هو وانا قد بداناه |
Sadece sınavlarım için alıyordum. | Open Subtitles | أن فقط إحتجتُ المساعده لتجاوز بعض الإختبارات |
Leonard, kablolu faturasında Sadece benim adımın yazdığını fark ettin mi? | Open Subtitles | ليونارد هل لاحظت أي وقت مضى أن فقط اسمي على مشروع القانون كابل |
Hadi ama, biliyorsun ki herşeyden önce bu Sadece üç sefer filan oldu. | Open Subtitles | أنت تعرف، أولا وقبل كل شيء، أن فقط حدث مثل ثلاث مرات. |
ustayı Sadece sen kurtarabilirsin büyük kardeş sen daha iyisini biliyorsun ona yardım edemez misin? | Open Subtitles | أن فقط من يمكنه إنقاذ سيدنا يا أخي الكبير أنت لا تعلم أفضل منا هل يمكنك مساعدتنا في إنقاذة؟ |
Lakin, bu yerin bana öğrettiği bir şey varsa, o da, Sadece ve Sadece birbirimize güvenebileceğimizdir. | Open Subtitles | ولكن هناك شيء هذا المكان علمي إياه، هو أن فقط أن نثق ببعضنا البعض. |
Kapıları kapatacağımız gün için bir plan yapmalıyız, alıştırma yapmalıyız Sadece hayatta kalanlarda ateşli silah olduğuna emin olmalıyız seçilmedikleri için kızgın olan insanlarla baş etme protokolleri çıkarmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نضع خطة لليوم الذي نغلق فيه الأبواب فلتتحقّقي من الأمر ولكن تأكدي أن فقط الناجون لديهم أسلحة |