Gençti. Bir grubu varmış. Güvenli bir yerde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كانت شابة وجزء من مجموعة وقالت أن لديها مكان آمن |
Gençti. Bir grubu varmış. Güvenli bir yerde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كانت شابة وجزء من مجموعة وقالت أن لديها مكان آمن |
Rahmetli annesiyle de epey sağlıksız bir ilişkileri varmış gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أيضا أن لديها علاقة غير صحية بدلا مع والدته المتوفاة. |
Asil amaçları olduğuna eminim ama güç toplama işine çok odaklanmıştı. | Open Subtitles | حسنا، أنا متأكّد أن لديها أهداف نبيلة، لكنّها اختارة الطريق السيطرة |
Nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim çünkü üstünde çizikler filan olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أردت الذهاب لتفقدها لأعرف كيف تشعر لأنني أعرف أن لديها خدوشاً وأشياءاً في جسدها |
Kurtlar baldır kaslarına bayılır. Kafasında bir tane varsa, sizi temin ederim bacağında da bir tane vardır. | Open Subtitles | الديدان تحب عضلة الفخذ إن كانت لديها واحدة برأسها فأؤكد لكم أن لديها واحدة بساقها |
Bakın, onun burasının en büyük hissesine sahip olduğunu biliyorum, | Open Subtitles | انظروا .. أنا أعلم أن لديها قدر كبير من الخبرة |
Bir sürprizi varmış. Bize bu akşam söyleyecek. | Open Subtitles | تقول أن لديها مفاجأة ستخبرنا بها الليلة و تحتفل |
Sizin kurtardığınız kız. Beyaz bir keçisi varmış. | Open Subtitles | الفتاة التى أنقذتها لقد سمعت أن لديها عنزة بيضاء |
İlk testlere göre hormonal dengesizlikten kaynaklanan aşırı kusma krizleri varmış. | Open Subtitles | التحاليل الأولية تحدد أن لديها مرض الإرتجاع المسبب عن طريق عدم التوازن الهرموني |
Annem bana dediki... kimseye anlatamayacağı bir sırrı varmış. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أمي أن لديها سراً يجب ألا تفشيه |
Onun tüm bu güzel şeylere sahip olduğunun farkına varmış. | Open Subtitles | هو فقط اكتشف أن لديها كل هذه الأشياء الرائعة |
Sanki işi yerine hobisi varmış gibi. | Open Subtitles | أي أن لديها هواية بدل من عمل حقيقي أساسا |
Derler ki hepimizi koruyan gizli bir ışığı varmış. | Open Subtitles | يقولون أن لديها ضوءً مرئياً يحمينا جميعاً؟ |
Bugün doktora gitti meğersem vajinasında enfeksiyon varmış. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى الطبيب اليوم ولقد إتضح أن لديها إصابة بالمهبل |
Ama çok güzel olduğuna göre ona uygun zenginler olmalı. Örneğin Bay Rochester. | Open Subtitles | ولكنإن كانتبذاكالجمال، لا بد أن لديها خاطبون أثرياء. |
Hayır, sevgilisi olduğuna. | Open Subtitles | كلا, أقصد الجزء الذي تقول فيه أن لديها صديقاً |
Bence sadece olayları değiştirecek gücü olduğuna inanmak istiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تريد أن تصدق أن لديها لقوة لتغيير الأشياء |
Ve bence seninle bir şansı olduğuna inanırsa, her şeyi yapacaktır, hatta kendi annesine bile sırtını dönebilir. | Open Subtitles | وأظنها ستفعل أي شيء إلى درجة أن تشي بوالدتها إذا ظنت أن لديها فرصة معك |
İddiaya girerim, kapıyı açacak hizmetçisi filan vardır. | Open Subtitles | أراهنك أن لديها خادمة أو شيئاً ما لتجيب على الباب. |
Görülüyor ki, Prenses Mia, bu gece buraya gelemeyecek ancak, eminim iyi bir mazereti vardır. | Open Subtitles | لابد أن الأميرة ميا قد واجهتها صعوبة منعتها من الحضور الليلة وأنا متأكدة أن لديها عذر كاف |
Niçin beni soyduğunu ya da nasıl insan üstü bir güce sahip olduğunu mu? | Open Subtitles | أن تكون عرفت لماذا قد تسرق مني أو كيف يبدو أن لديها قوة خارقة؟ |