Herkesin söyleyecek bir şeyi vardır ve bu böyle devam eder. | Open Subtitles | الجميع يعتقد أن لديهم شيئا ليقوله ، وسيصبح خطاب يتلو خطاب |
Yok ya! Orada mutlaka prangalar, işkence aletleri vardır. | Open Subtitles | هيا بنا , أراهن أن لديهم السلاسل وآلات التعذيب هناك |
İnsan üstü bir güce sahip olduklarını biliyoruz ama onlara zarar verebiliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أن لديهم قوه أكبر من القوه البشريه لكننا يمكننا أن نؤذيهم |
Ben hep bunların iki ucun en iyi özelliklerine sahip olduklarını düşünmüşümdür. | TED | وأنا أعتقد أن لديهم أفضل ما في الأمرين. |
Bu gece iddialı bir şiir gecesi varmış diye duydum. | Open Subtitles | لقد رأيت أن لديهم لقد سمعت أن لديهم مقلد الليلة |
Birincisi benim üzerinde çalıştığım dış zihinsel mimari ve Onların benim için hafızalarında tuttukları ile yaptığımız bedenden bedene iletmeydi. | TED | الأولى، النقل من جسم إلى جسم، نعم، مع بنية عقلية خارجية وأنا أعمل مع أن لديهم الذاكرة بالنسبة لي. |
Niyetlerinin düşmanca olduğuna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | ولا يوجد أدنى أشك أن لديهم نوايا عدوانية |
Sence bu cehennem deliğinde Fransız viskozu kumaş var mıdır? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن لديهم مثل هذا القماش الفرنسى فى هذا المكان الكريه ؟ |
Yok ya! Orada mutlaka prangalar, işkence aletleri vardır. | Open Subtitles | هيا بنا , أراهن أن لديهم السلاسل وآلات التعذيب هناك |
Akrabaları vardır. Tarlayı satacaklar. | Open Subtitles | لابد من أن لديهم أقارب يبيعون المزرعة ويرحلون |
Farklı güçleri vardır. Düşüncelerini okurlar. İşte, vampir o. | Open Subtitles | أن لديهم قوة مختلفة عنا ويستطيعون قراءة أفكارك هذا واحد منهم |
Farklı güçleri vardır. Düşüncelerini okurlar. | Open Subtitles | أن لديهم قوة مختلفة عنا ويستطيعون قراءة أفكارك |
Umarım içeride patlayabilecek şeyler vardır. | Open Subtitles | أتمنى أن لديهم الكثير من الأشياء التي تحب أن تنفجر |
Gerçekten, arkadaşlarımı ziyaret ettiğimde, evlerine kadar gelen suya sahip olduklarını fark ettim. | TED | وفي الواقع كنت أقوم بزيارة الأصدقاء والاحظ أن لديهم الماء الذي يأتي لحد منازلهم. |
Bu insanların çok dar bir ulusal güvenlik anlayışına sahip olduklarını kanıtlamak istiyorum. | TED | بإمكاني أن أناقش أن لديهم نوع من الفهم الضيق للأمن القومي. |
Seninkilere benzer şeyler yazan birine zaten sahip olduklarını söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أن لديهم بالفعل شىء شبيه لمقالاتك عندهم |
Dünya'nın dört bir yanındaki beş yabancı olağanüstü yeteneklere sahip olduklarını keşfediyorlar. | Open Subtitles | خمس غرباء من أنحاء العالم بدأوا يكتشفوا أن لديهم قدرات خارقة |
Dünyanın dört bir yanındaki sıradan insanlar doğaüstü güçlere sahip olduklarını keşfediyorlar. | Open Subtitles | أناس عاديون من أنحاء العالم يكتشفون أن لديهم قدرات خارقة |
Bildiğimiz kadarıyla ormanda keskin nişancı varmış ve sağ kalanları avlıyormuş. | Open Subtitles | ما نعرفه هو أن لديهم قناصة في هذه الغابة ويستهدفون الناجين. |
Dünya'nın aşağı yukarı 1 gün yakınında bir izci gemileri varmış. | Open Subtitles | قالت أن لديهم سفينة استكشاف واحدة يمكن خلال يوم أو أكثر بالكاد تصل الأرض |
RF: Şimdi buna dikkatlice bak, Onların dikenleri olduğunu görüyorsun ve bir kaç hafta öncesine kadar, kimse Onların ne yaptığını bilmiyordu. | TED | روبرت: إذا إذا نظرتم بدقة إلى هذه، ماترونه هو أن لديهم أشواك وحتى قبل الأسابيع القليلة الماضية، لم يعرف أحد ما وظيفتها. |
En çok boşanan onlar olduğuna göre bu çok küstahça. | Open Subtitles | متكبرون للغاية ، لا عجب أن لديهم أكبر نسبة طلاق في العالم |
Kızarmış tavukları var mıdır emin olamayacağım, ama belki kızarmış cipsleri vardır. | Open Subtitles | لكنني لست متأكدة من أن لديهم دجاجا مشويا لكن ربما لديهم رقائق بطاطا مشوية |