- Bizimle olman iyi. - Burada olmak güzel. | Open Subtitles | من الجيد أن نحظى بك معنا من الجيد أن أكون هنا |
Bu sezon da bizimle olman çok güzel. | Open Subtitles | كم هو رائع أن نحظى بعودتك معنا في هذا الموسم |
Eğer biz de anlamlı bir teknoloji kurma gücüne sahip olmak istiyorsak biz de karşı radikalleşmeye gitmeliyiz, bunun için insanoğlu yolculuğunun merkezine inmek zorundayız. | TED | لو أردنا أن نحظى بفرصة بناء تقنية ذات مغزى لمقاومة التطرف، علينا البدء مع مسيرة البشر في عقر دارهم. |
Böyle bir iş güvencesine sahip olsak hoş olurdu. | Open Subtitles | سيكون جميلاً أن نحظى بهذا القدر من الأمان الوظيفي |
Bir yerlerde çok eğlenebiliriz. Elbette. | Open Subtitles | يُمكننـا أن نحظى بالمرح في مكـان مـا، بالتأكيد |
Hayır, sadece kadınlar olmadan da eğlenebiliriz demek istedim. | Open Subtitles | لا, أنا فقط أقول أنه يمكننا أن نحظى بالمرح بدون النساء |
ama düşünüyorum ki, birlikte biraz iyi zaman geçirmemiz çok önemli. | Open Subtitles | لكنني أعتقد أنه حقاً مهم أن نحظى . ببعض الوقت معاً ، لوحدنا فقط |
Güvenebileceğimiz birilerinin olması güzel. | Open Subtitles | إنَّهُ لمنَ الجيدِ أن نحظى بشخصٍ نثقُ بهِ هُنا |
Pekâlâ, orada olman gerçekten güzel olacak. Silver Beaver. | Open Subtitles | حسناً، سيكون من الجيد حقاً أن نحظى بك هناك، أيها القندس الفضي |
- Burada olman güzel. - Anlıyorum. | Open Subtitles | ـ إنه لمن الجيد أن نحظى بك هُنا ـ أتفهم ذلك |
- Evde olman güzel. | Open Subtitles | من الجيد أن نحظى بك في المنزل |
Misafirimiz olman gerçekten güzel Connor. | Open Subtitles | حسناً يا (كونور), من الجميل للغاية أن نحظى بك معنا |
Burada olman çok güzel. İyi geceler. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع أن نحظى بك هنا (جيسى) طابت ليلتك ، |
Sokağın bizim bulunduğumuz tarafında senin gibi birine sahip olmak mutluluk verici. | Open Subtitles | من اللطيف أن نحظى بشخص مثلك على نفس الجانب من الشارع |
Bilirsin, her zaman onun için endişelenmemen gerek bir eşe sahip olmak. | Open Subtitles | و أن نحظى بحياةٍ سعيده دون أن تقلق طوال الوقت |
Bir kadın hakkında güzel düşüncelere sahip olamıyoruz aynı zamanda, o kadın hakkında aklımıza mide bulandırıcı şeyler de geliyor. | Open Subtitles | اننا لا يمكننا أن نحظى بفكرة جميلة حول النساء لا تتبعها فكرة مثيرة للاشمئزاز عن نفس المرأة |
Televizyon programımızda şarkı söyleyip dans ederek çok eğlenebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نحظى بوقتٍ طيب بالغناء والرقص بعرض خاص بنا في التلفاز |
Ama çok eğlenceli eğlenebiliriz | Open Subtitles | لكن يمكننا أن نحظى بكثير من المرح الشيق |
Ve eskisi gibi eğlenebiliriz tekrar... | Open Subtitles | ... و يمكننا أن نحظى ببعض المرح مرة آخرى |
Romantik bir hafta sonu geçirmemiz gerekiyordu. | Open Subtitles | من المُفترض أن نحظى بنهاية أسبوع رومانسية. حقًا؟ |
- Suç olan şu bu geceyi birlikte geçirmemiz gerekiyordu sen beni konsere götürdün ki söylemeliyim güzel bir konserdi ama sonra oraya vardığımızda ben orada yokmuşum gibi davrandın. | Open Subtitles | -الأمر هو كان من المفترض أن نحظى بليلة خاصة و أخذتني لحفلة التي كانت رائعة |
Bence biraz hoş olabilir... yani ailenin yanında olması güzel bir şey. | Open Subtitles | .. أظنُّ أنه سيكون من اللطيف أن نحظى بعائلة حولنا |
Odada... bu fazladan ışığın olması güzel. | Open Subtitles | هذا لطيف أن نحظى بضوء أكثر .في الغرفة |