Artık karanlık değil, şimdi tam anlamıyla kasabayı dolaşarak arama yapmalıyız. | Open Subtitles | الآن ستغيب الشمس ، وينبغي لنا أن نقوم ببحث شامل للبلدة. |
Bu arada ona yardım etmek için elimizden geleni yapmalıyız. | Open Subtitles | في الوقت الحالي علينا أن نقوم بما في وسعنا لمساعدتها |
Kıkırdak doku ölçümü yapabiliriz ama sadece bakarak söyleyebilirim ki yağ doku hücreleri, yüzdeki tüylenme ve kas gelişimi ergenlik öncesi gibi görünüyor. | Open Subtitles | يمكننا أن نقوم بتقييم لوحة النمو ولكن فقط من خلال العين ، يمكنني أن أقول لك نسيجه الدهني تحت الجلد يظهر قبل البلوغ |
Kızların yapmamızı istediği her şeyi yapmak zorunda değiliz, değil mi? | Open Subtitles | ليس علينا أن نقوم بما تطلبه الفتيات منّا ، صحيح ؟ |
Ama göndermeden önce, biz gerçekten o Gezginler'i test ettiğimizden emin olduk -- ya da o Gezgin'i-- ve herşeyin doğru çalıştığından emin olduk. | TED | و لكننا تأكدنا من اختبار هذه العربات الجوالة قبل أن نقوم بإرسالها إلى الأسفل و تأكدنا من أن كل شيء يعمل على ما يرام |
Ve buna benzer görünecek şeyler yapmaya karar verdik. | TED | لذا ، قررنا أن نقوم بعمل أشياء تبدو كهذه. |
O halde bunu taktiksel göstermek için birkaç tutuklama yapalım. | Open Subtitles | يجدر بنا أن نقوم ببعض الإعتقالات وكأن الأمر مُخطّط له |
Öyle görünüyor ki, sağlıkla ilgili pek çok şey yapacağız, ancak yakında muhtemelen sandalyeler ve binalar büyüteceğiz. | TED | من المحتمل أن نقوم بعمل الكثير، من الجلي القيام بأمور سليمة لكن من المحتمل أن نقوم بتكوين فروع ومباني، قريبا. |
Bağlayıcıyı bir levyeyle ayırmalıyız. Bunu hemen ve hızlıca yapmalıyız. | Open Subtitles | نفصل الوصلة باستخدام عتلة، يجب أن نقوم بذلك الآن، وبسرعة |
Hakikatten, bence rahmetli bir kongre salonunda karşımıza çırılçıplak mumyalanmış ve belinden çamaşırları düşmüş halde çıkmadan bunu yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب علينا أن نقوم بالتشريح قبل تخزين الجثة عريانة، محنطة، و سحاب في بطنها في مركز مؤتمرات |
Eğer onu tekrar görmek istiyorsak, biz de aynısını yapmalıyız. | Open Subtitles | إن كنا نود رؤيته مجددا. علينا أن نقوم بنفس الشيئ |
ama biz bunu geleceğin yiyecek güvenliği ihtiyaçları ve geleceğin çevresel güvenlik ihtiyaçlarını birleştireceğimiz hassas bir yolla yapmalıyız. | TED | ولكن يجب أن نقوم بذلك بشكل عقلاني لتلبية حاجيات الأمن الغذائي والأمن البيئي في المستقبل. |
Eğer vilayet bize bütçe ayırırsa, onunla neler neler yapabiliriz. | Open Subtitles | لو المقاطعة أعطتنا اموالاً مالذي يمكننا أن نقوم به معها |
Ve son olarak, eski gazeteleri kullanarak şapka yapabiliriz. | TED | حسنا في النهاية، ما يمكن أن نقوم به كذلك، نستخدم صحفا قديمة كثيرة لإنشاء قبعات. |
Baba, bu konuşmayı yapmak zorunda değiliz. Çıkış yolu bulabiliriz. | Open Subtitles | أبي، لا يجب أن نقوم بهذا، يمكننا إيجاد طريق للخروج. |
Giy şunu. biz güvenliği sağlar sağlamaz yukarı geri gel. | Open Subtitles | هنا.إرتدى هذه و تعال ثانية للأعلى بمجرد أن نقوم بالتأمين |
Sınırlı imkanlarımız var, ama elimizden geleni yapmaya hazırız. | Open Subtitles | لدينا مصادر محدودة ، لكنّنا نتعهّد أن نقوم بما نستطيع. |
Okuldan sonra birşeyler yapalım mı? | Open Subtitles | بأي حال، هل تريد أن نقوم بشيء ما بعد المدرسة؟ |
Shehu: Ve umarım oradan daha iyi tahminler yapmak mümkün olacak ve sonra grafik ile kıyaslayarak bazı tahminler yapacağız. | TED | شيهو : و من هنا سنكون قادرين على نأمل أن نقوم بتوقعات و من ثمَ نقوم بمقارنتها للرسم البياني و أيضا بعض التوقعات |
Aslında, senin için sorun değilse daha sade bir şeyler yaparız düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الحقيقة، إن لم تمانعي أفضل أن نقوم بشئ غير ملفتاً للنظر |
Satmaya başlasak iyi olur çünkü parayı geri ödememiz gerekiyor... | Open Subtitles | علينا أن نبدأ ببيعها لأنه علينا أن نقوم برد الدين |
Eğer bu adamları atlatmak istiyorsak onları yakından tanımamız gerek. | Open Subtitles | لو أردنا الفوز على أولئك الرجال علينا أن نقوم بدراستهم |
Bu konuda ciddi araştırma yapmalı mıyız? | TED | هل يجب أن نقوم بالبحث الجاد في هذا الموضوع؟ |
Belki bir durum değerlendirmesi yapıp, şeyi belirlemeliyiz... yol üzerindeki zayıf noktaları. | Open Subtitles | ربما لابد أن نقوم بتحليل الموقف ونحدد نقاط الضعف في خط السير |
Ve saire. Ve sonuçta yapmayı düşündüğümüz şey bu. | TED | إذن كان هذا هو نوع الدراسة الذي قررنا أن نقوم به. |
Bunu kendi başımıza yapmak zorundayız. Hiç kimse o trende ne olduğunu bilmemeli. | Open Subtitles | يجب أن نقوم بهذه بأنفسنا لا يجب أن يعرف أحد ماذا يوجد بالقطار. |
Bu öyle ucuz ve kolay yoldan yapabileceğimiz bir şey değil. | Open Subtitles | أسمع أن هذا ليس بشيئاً يمكننا أن نقوم به بكل سهولة |