bu insanların başarıyı, başkalarına yardım etmek ve aynı zamanda bununla uğraşırken kendinizi mutlu hissetmeniz olarak tanımlıyor olduğunu göreceksiniz. | TED | ترون أن هؤلاء الأشخاص يعرّفون النجاح بأنه أمر يساعد الآخرين وفي نفس الوقت يجعلك تشعر بالسعادة بأنك تقوم به |
Sonra bu insanların ve diğer meslektaşların hiçbir ikramiyenin satın alamayacağı harika sonuçlara ulaştıklarını ve harika şeyler yaptıklarını fark ettim. | TED | فأدركت أن هؤلاء الأشخاص وغيرهم من الزملاء كانوا يحققون نتائج رائعة، ويقومون بأشياء عظيمة، بطريقة لا تعادلها أي مكافأة. |
Eğlenceli duruyor. Charlie, Vennett bu insanların bahse girdiğimiz kişiler olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تشارلي " فينيت " قال أن هؤلاء الأشخاص الذين " سنراهن ضدهم |
İlk başta bu insanların lanetli olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | لأنه فى البدايه تعتقد أن هؤلاء الأشخاص ملعونون |
En iyi tarafı ise, bu adamlar şamarlanmayı ve utandırılmayı fantazileri olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أفضل شئ في الأمر أن هؤلاء الأشخاص يعتقدون أن تعرضهم للصفع و الإذلال هو خيالهم الجامح |
Ben bu adamlar şeytanlar olması gerekiyordu sanıyordum. | Open Subtitles | . ظننت أن هؤلاء الأشخاص مفترض أن يكونوا مشعوذين |
- Bütün bu insanların çarpıldığını söylüyor. | Open Subtitles | يقصد أن هؤلاء الأشخاص قد صعقوا بالكهرباء. صعقوا بالكهرباء؟ |
Tek bildiğimiz, bu insanların başka bir yerde çalıştığı. | Open Subtitles | نحن نعرف جميعاً ، أن هؤلاء الأشخاص قد يعملون فى مكان أخر |
bu insanların vakti bol galiba. | Open Subtitles | أجل، لدي الإحساس أن هؤلاء الأشخاص لديهم الكثير من وقت الفراغ. |
bu insanların nasıl beni sarhoş olup yılbaşı partini mahveden bir çocuk olarak hatırladıklarını düşününce bence ofisi bulabilmem bile onları etkiler. | Open Subtitles | العمل الذي تقوم به في المكتب. حسنا، بما أن هؤلاء الأشخاص يتذكرونني على أني الفتى الذي ثمل |
Hayır, çünkü ben de işin içinde olsaydım, o zaman bu insanların doğru ilaçları aldığına emin olabilirdim. | Open Subtitles | لا , لاني لو كنت متورطة بإمكاني التأكد من أن هؤلاء الأشخاص في الواقع سيحصلون على العلاج الصحيح |
Bu olayın olduğunu ve bu insanların bu üsse getirildiğini gösteren fiziki kanıtlara sahibiz. | TED | معنا دليل مادي يثبت ما حدث . و أن هؤلاء الأشخاص اُخِذوا لتلك القاعدة . |
bu insanların sizin arkadaşınız olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن هؤلاء الأشخاص أصدقاؤكما |
(Kahkaha) Şu anda, bu insanların bunları yüz yüze söylemeyeceğine o kadar eminim ki. | TED | (ضحك) الآن، أنا شبه واثقة أن هؤلاء الأشخاص لم يكونوا ليقولوا الأشياء التي قالوها لي شخصياً. |
bu insanların, kardeşim öldükten yıllar sonrasında bir milyon dolar harcayarak yaptığımız bu operasyonun işe yarayıp yaramadığı sorusuna cevap vermemde yardımcı olduklarına inanamıyorum. | TED | أنا لا أصدق أن هؤلاء الأشخاص ، بعد سنوات من وفاة أخي ، قد ساعدوني للإجابة عن السؤال المتعلق فيما إذا كانت العملية التي قمت بها وكلفتني ملايين الدولارات قبل سنوات ، قد نجحت أو لا . |
Joe... bu insanların senin için neler feda ettiklerini anlıyor musun? | Open Subtitles | جو)، هل تدرك أن هؤلاء) الأشخاص قد ضحّوا لأجلك؟ |
bu adamlar daha önce soygun yapmışa benziyor. | Open Subtitles | يبدو أن هؤلاء الأشخاص لديهم خبرة بالسرقة |
Bence bu adamlar büyük bir iş peşindeler. | Open Subtitles | في مجاله أعتقد أن هؤلاء الأشخاص ذاهبون للقيام بعملية كبيرة |