Işığı takip etmek yerine, çıkıp bir sesi takip ediyor. | Open Subtitles | وبدلا من أن يتبع الضوء، فهو يخرج لتتبع الصوت، أو في هذه الحالة: |
Babasının izini takip etmek onun kaderi mi yani? | Open Subtitles | مقدر عليه أن يتبع خطواتِ أبّيه؟ |
Sıradan birinin yapabileceğinin farkındaydı, imkansız bir düşü takip etmek gibi. | Open Subtitles | أنهم يرون... رجلاً عادياً يمكن كما تعلم ، أن يتبع أحلام مستحيلة. |
Ve yine, bu konuda düşününce, hepimizin bir nevi modernizmin zaferinin bir anlamda zorbalığının kurbanı olduğumuzu fark ettim, yani bir objenin biçimi ve işlevi diğerini takip etmek zorunda veya öyle olacağı varsayılıyor. | TED | ومرة أخرى، نستمر بالتفكير حول هذا الموضوع، أدرك أننا جميعًا بطريقة ما ضحايا لنوع معين من الطغيان لانتصار الحداثة الذي من خلاله يتوجب على شكل ووظيفة التمثال أن يتبع أحدهما الآخر، أو أن مصيرهما أن يفعلا ذلك. |
- Eğer bu sahtekâr Malcolm Merlyn'i o kadar çok takip etmek istiyorsa onu mezara kadar takip edebilir. | Open Subtitles | -لو أنّ هذا المدعي ... يريد أن يتبع (مالكوم ميرلن) بشدة، يمكنه أن يتبعه إلى القبر. |