Sonra oğlanlardan biri top oynamak istediği için yerime geçti. | Open Subtitles | ثُمّ ظَهرَ أحد الصِبيان لأنه كان يُريد أن يلعب أيضاً. |
Bahçede kriket oynardı. | Open Subtitles | كان معتاد أن يلعب الكريكت فى الجنينة من الصباح حتى المساء |
Pekala, ikinizden biri poker oynamayı biliyor mu? | Open Subtitles | هل يستطيع أحد منكم في أي وقت أن يلعب البوكر؟ |
Doktorun oynamaya çalıştığı oyunu anlıyorum onunla kendim başedebilme yetisine kesinlikle sahibim. | Open Subtitles | الطبيب يحاول أن يلعب و أنا أملك القدرة الكاملة للتعامل معه بنفسي |
Tenis oynayamıyor. Yemek pişiremiyor. | Open Subtitles | هو لايعرف أن يلعب تنس .. هو لا يعرف يطبخ |
Beni geri tutacak ve böylece kendisi kralı oynayacak. | Open Subtitles | يقلص دوري كي يمكن أن يلعب دور الملك |
Yeni bir kalça isteyen 70 yaşındaki birini böylece yeniden golf oynayabilir, bahçeyle uğraşabilir. | TED | بعض مَن بلغ عمرهم 70 عاماً يريدون استبدال مفصل الورك ليستطيع أن يلعب الجولف أو يروي الحديقة |
Sosyal medyada ailelerin diğer ailelere otistik çocuklarının beraber oynaması için sorduğunu gördüm. | TED | ولكني رأيت الآباء يتواصلون مع بعضهم على وسائل التواصل الاجتماعي، عن إمكانية أن يلعب أطفالهم المصابون بالتوحد معًا. |
Ondan ben ve babamla birlikte basketbol oynamasını istedim. | Open Subtitles | أردت أن يلعب كرة السلة معي ومع أبي. |
Bunu yapmak onların oyunlarını oynamak olacak. O senin paranoid görünmeni istiyor. | Open Subtitles | و يحاول أن يلعب هذه اللعبة هو يريد أن يزج بكِ للجنون |
Sence çocuklar babalarının neden Chevy'nin içinde böylece oturup durduğunu anlayacaklar mıdır? ... Onlarla ön bahçede oynamak yerine? | Open Subtitles | هل تظن أن الأطفال سوف يفهمون سبب أن والدهم بالخارج هنا بدلا من أن يلعب معهم أمام الساحة |
O koca bir çocuktu. Sonsuza dek beyzbol oynamak istedi. | Open Subtitles | انه مجرد طفل كبير لقد أراد أن يلعب البيسبول الى الأبد |
Squeaky senden daha iyi oynardı D. | Open Subtitles | سكويكى كان يمكن أن يلعب بشكل أفضل مما فعلت. |
Önceden büyük paralı ünlülerle Hollywood poker oyunları oynardı. | Open Subtitles | لقد أعتاد أن يلعب في النواد الخاصة لهوليود. مع نجوم اغنياء. |
Futbolu keşfedinceye kadar çok oynardı. | Open Subtitles | لقد اعتاد أن يلعب كثيرًا حتّى اكتشف كرة القدم |
Bence, bu maçta oynamayı kesinlikle beklemiyordu. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه جرب أن يلعب مثل هذه هيا لنذهب |
Britta, bize bir adamın meme ucuyla oynamayı sevdiğini söylemekle bebeklerden şapka yaptığını söylemek arasında fark var. | Open Subtitles | هناك فرق بين إخبارنا بأن شاب يحب أن يلعب بالحلمات و إخبارنا بأن شاب يصنع القبعات بإستخدام رؤوس الأطفال |
Evet, çok yardımı olur bunun. Sanki orgla oynamayı film üzerinde çalışmaktan daha çok istiyor gibi. | Open Subtitles | نعم، هذا سُيساعد للغاية يبدو وكأنه يُريد أن يلعب على الآلة |
Adamı kahramanı oynamaya çalışıp karısını kurtarırken vurmuşlar. | Open Subtitles | قتلوا الرجل أمام زوجته عندما حاول أن يلعب دور البطل. |
Az kalsın bisikletimle beni ezeceklerdi çünkü 6 bakkal poşeti taşıyordum ve farım patladı ve Toledo'daki bütün sürücüler eve-çerez-getirmek-için- hayatını-riske-atan bisikletli-çocuğa- ne-kadar-yaklaşabiliriz oyununu oynamaya karar vermişler. | Open Subtitles | وكدت أسقط من دراجتى لأنى أحمل 6 حقائب بقالة وكل سائق فى توليدو قرر أن يلعب كم سنقترب من الطفل على الدراجة الذى يخاطر بحياته حاملاً الطعام |
Neden oğlun bebekle oynayamıyor? | Open Subtitles | لما لا يستطيع إبنك أن يلعب بعروسته ؟ |
Birinci kalede oynayamıyor. | Open Subtitles | -لأنه لايستطيع أن يلعب في البداية |
Benim kurallarımla oynayacak ve ben de onu saklandığı yerden çıkaracağım. | Open Subtitles | ولهذا يجب أن يلعب حسب قواعدي وأنا.. ؟ |
Bu çaba sağlığı iyileştirebilir ve tamamen yok etmese bile yoksulluğu azaltmakta rol oynayabilir. | TED | يمكنه أن يحسن الصحة, و يمكنه أن يلعب دور في تخفيض, ان لم يكن القضاء على الفقر |
....bana telefon açtı, ve kardeşimi istedi.. ....yeğeniyle oynaması için. | Open Subtitles | وتريد من أخي الصغير أن يلعب مع ابنة أختها |
Ben sadece oğlumun tenis oynamasını istedim. | Open Subtitles | أردتُ إبني أن يلعب التنس فحسب. |