Açık olmak gerekirse, ben gazeteciyim, teknolojist değilim, ve yapmak istediğim kısaca bugünün ve geleceğin nasıl görüneceğine dair bir resim çizmek. | TED | الآن حتى نكون واضحين، أنا صحفي ولست تكنولوجيا، وبالتالي ما أود القيام به باختصار هو رسم صورة لما سيكون الحاضر والمستقبل عليه. |
Bugün yapmak istediğim, bu gezegen ve okyanuslar hakkında size bazı şeyler göstermek. | TED | وما أود القيام به اليوم هو أن أعرض عليكم بعض الأشياء عن كوكبنا أو عن المحيطات. |
Şimdi yapmak istediğim şey bu koleksiyondan bazı sırları sizinle paylaşmak, şununla başlayalım. | TED | ما أود القيام به الآن هو مشاركتكم حفنة من الأسرار المميزة من تلك المجموعة، بدء بهذه. |
Bugün yapmak istediğim şey şu, piyanoda size alıntı bir müzik ile başlamak istiyorum. | TED | ما أود القيام به اليوم هو أن نبدأ مع مقتطفٍ من مقطوعة موسيقية على البيانو. |
yapmak istediğim şey şu, eğer ışıkları kısabilirsek, lütffen, Katlaskopların aynı zamanda projeksiyon mikroskopu da oldukları ortaya çıktı. | TED | لذا ما أود القيام به هو، هلا جعلنا الإضاءة خافتة، رجاء. تبين أيضاً أن المجاهر المطوية هي أيضاً مجاهر إسقاط. |
Bugün yapmak istediğim şey size o krizi anlatmak. | TED | لذلك اليوم، ما أود القيام به هو أن أخبركم عن تلك الأزمة. |
Bak, bu gerçekten yapmak istediğim şey değil. Cana yakın olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنه شيئ لا أود القيام به حقاً أحاول أن أكون ودوداً. |
Sakıncası yoksa, önce yapmak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | سأعيدك للفندق. إن سمحت بذلك، ثمة ما أود القيام به أولاً. |
yapmak istediğim bu sıradaki adım bu olmalı. | Open Subtitles | هذا ما أود القيام به هذه هي الخطوة التالية التي أرغب باتخاذها الحركة التالية التي أرغب بصنعها |
Evet ama yapmak istediğim şey ona testleri vermek. | Open Subtitles | نعم ، و لكن ربما ما أود القيام به هو بضعة فحوصات إضافية |
Her zaman iyi bir katolik olmuşumdur bu yüzden yapmak istediğim son şey bir pederi tutuklamak olur ama mecbur kalırsam yaparım. | Open Subtitles | ويصادف أنني كاثوليكية مؤمنة وبالتالي فإن آخر شيء أود القيام به هو إعتقال قس ولكنني سأفعل لو اضطررت |
yapmak istediğim şu dedi | TED | هكذا قال, وهذا ما أود القيام به. |
Güzel herkes burada. yapmak istediğim bir duyurum var. | Open Subtitles | جيد كلنا هنا لدي إعلان أود القيام به |
Ama asıl yapmak istediğim, resim. | Open Subtitles | ما أود القيام به حقاً هو الرسم |
Ama asıl yapmak istediğim şey bir gün resim yapmak! | Open Subtitles | ولكن ما أود القيام به حقاً هو الرسم |
Ancak önce yapmak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | لكنه هناك شيء أود القيام به أولاً |
Önceden bana hanım evladı diyorlardı, ama artık değilim. Çünkü gerçekte kim olduğumu keşfettim bu yüzden yapmak istediğim de bu ve bunu yapmanın güzel bir yanı var. | TED | لقد كنت أدعى باللطيف ولكنني لم أعد كذلك أبداً لإنني إكتشفت من أنا بالفعل ، وما الذي أود القيام به وهناك شيء جميل للقيام بذلك . |
Bugün, en sevdiğim konulardan biri olan uykunun nörobiliminden bahsetmek istiyorum. | TED | ما أود القيام به اليوم هو الحديث عن أحد مواضيعي المفضلة، وهو النوم من منطلق علم الأعصاب |
Ne yapmak istiyorum sorusu şöyle demekle hızlıca cevaplanmıştı 'Sanırım bir ordu görevlisi olacağım.' | TED | في سؤال ما أود القيام به شُغل بسرعة بقولي، أعتقد أنني سأصبح ضابطا في الجيش. |
Size biraz korkudan, korkunun nelere mal olduğundan ve içinden geçmekte olduğumuz korku çağından bahsetmek istiyorum. | TED | ما أود القيام به هو أن أتحدث معكم قليلاً عن الخوف وتكلفة الخوف وعصر الخوف الذي بدأت تظهر ملامحه مؤخرا. |