ويكيبيديا

    "أوصلته" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bırakmıştım
        
    • teslim
        
    • evinden
        
    • götürdüm
        
    • bırakmış
        
    O gece onu evine bırakmıştım yani lokantadan ayrıldığımı o biliyor. Open Subtitles أوصلته إلى منزله تلك الليلة لذلك هو يعلم أني غادرت المطعم
    Okula bırakmıştım. İki japon kızın konuştuğunu duymuştu. Open Subtitles أوصلته للمدرسة، وسمع فتاتان يابانيات يتحدثون عنه
    CTU'ya gitmeyeceğim. Onu teslim ettim, işim bitti. Open Subtitles لن أعود لوحدة مكافحة الارهاب أوصلته وانتهت مهمتي
    Hangi yalanlarla tehditlerin onu evinden ayırıp bu uzun yürüyüşe çıkardığını. Open Subtitles الأشياء و التهديدات أوصلته إلى هذه المسيرة البعيدة من الموطن
    Onu havaalanına ben götürdüm ve Joe Asya'ya gitti. Open Subtitles أوصلته إلى المطار و حلّق إلى آسيا
    Ailesi onu üniversiteye bırakmış ve bir daha ondan hiç haber alınamamış. Open Subtitles ...و ابن أوصلته العائلة إلى الجامعة ولم يسمع أحد عنهم بعد ذلك
    Teyzesi Sewickley Heights'de oturuyor. Bir keresinde oraya bırakmıştım. Open Subtitles (عمته تعيش فى مرتفعات (سيويكلى أوصلته إلى هناك ذات مرة
    Birkaç kere evine bırakmıştım. Open Subtitles أوصلته للمنزل عدة مرات
    Onu park alanının orada bırakmıştım. Open Subtitles -أجل لقد أوصلته إلى منشئة المواقف
    CTU'ya gitmeyeceğim. Onu teslim ettim, işim bitti. Open Subtitles لن أعود لوحدة مكافحة الارهاب أوصلته وانتهت مهمتي
    Bana katiller söz, ne teslim cadılar için top yem oldu! Open Subtitles ! و ما أوصلته كان وقوداً للمدافعة عن الساحرات
    Evine teslim ettim. Seni de teslim edeceğim gibi. Open Subtitles لقد أوصلته لموطنه كما سأفعل معك
    Ne yalanlar ne de tehditler, onu evinden çok uzaklarda bırakır. Open Subtitles الأشياء و التهديدات أوصلته إلى هذه المسيرة البعيدة من الموطن
    Hangi yalanlarla tehditlerin onu evinden ayırıp bu uzun yürüyüşe çıkardığını. Open Subtitles الأشياء و التهديدات أوصلته إلى هذه المسيرة البعيدة من الموطن
    Teslimat hazır olduğunda onu evinden aldırdım, kaçırmadım. Open Subtitles عندما كانت الشحنة جاهزة، أوصلته ولم أختطفه
    Onu oraya götürdüm. Paul gerisini halledeceğini söyledi. Open Subtitles لقد أوصلته إلى هناك و " بول " قال انه سيقوم بالباقي
    Bu sabah onu havaalanına götürdüm. Open Subtitles لقد أوصلته إلى المطار هذا الصباح
    Çanta ile gelenin adı Sam Ammerman. Birkaç defa getirip götürdüm. Open Subtitles صاحب الحقيبة يُدعى (سام أميرمان) أوصلته لهُنا ذهابًا وإيابًا عُدة مرات
    - Onu Studio City'de bir garaja bırakmış. Open Subtitles أين؟ ERIC: أوصلته في مرآب لتصليح السيارات في ستوديو سيتي.
    Bir limusin onu az önce buraya bırakmış. Open Subtitles -لقد أوصلته سيارة أجرة إلى هذا العنوان
    İşin garibi onu oraya Emily bırakmış. Open Subtitles الغريب بالأمر... أن (إيملي) قد أوصلته.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد