Birkaç günlüğüne gidiyorum ve kendine yeni bir evlat mı buluyorsun? | Open Subtitles | ماذا, لقد غبت لعدة أيام فقط وقمت بإيجاد طفل آخر ؟ |
sadece birkaç gün beni idare et tamam mı? Ne? | Open Subtitles | إسمعني ، غطّي أخباري لبضعة أيام فقط ، حسناً ؟ |
Ayrıca, iki haftada sadece dört gün çalışmak virüsün farklı insanlara ulaşabileceği süreyi kısıtlıyor ve bu çok güçlü bir etki. | TED | كما أن العمل لمدة 4 أيام فقط خلال أسبوعين يخفض الوقت الذي يملكه الفيروس لينتقل إلى الآخرين، وهذا له تأثير كبير. |
Fakat, bunu yapmak için sadece üç günümüz vardı, ve elimizdeki tek kumaş başka bir mukimin geride bıraktığı yatak kılıfıydı. | TED | ولكن كان لدينا ثلاثة أيام فقط لصنعه، والنسيج الوحيد الذي نملكه كان غطاء لحاف قديم تركته أحد المقيمين وراءها. |
Fakat bu kadar basit bir oyunla bile, oynamaya başladığım bir kaç gün içinde, depresyon ve kaygı hissi gitti. Öylece yok oldu. | TED | ولكن مع أن اللعبة في غاية البساطة وخلال بدء اللعب لعدة أيام فقط فإن ذلك الإكتئاب والقلق قد ذهب. |
Bu gezegen ise yıldızı etrafında ki dönüşünü 4 günde tamamlıyor. | Open Subtitles | فإن هذا الكوكب يدور بسرعة حول نجمه في أربعة أيام فقط |
- Birkaç banka soydum. Buraya 3 gündür gelmiyordun. | Open Subtitles | أَنا مسرور أنك كنت بالخارج لثلاثة أيام فقط |
Beş günlük süre zarfında Manhattan için 100 kilo diyebilirim. | Open Subtitles | عن منهاتن، 100 ألف سيكونون مصابين بحدود الخمس أيام فقط. |
Yalnızca 3 gün daha katlanacaksın. Ben burada yaşıyorum. | Open Subtitles | لديك ثلاثة أيام فقط وتتركينها، ولا بد لي من العيش هنا |
sadece birkaç günlüğüne. Önemli olmasa gitmezdim. | Open Subtitles | سيكون لبضعة أيام فقط لو لم يكن الأمر مهما لما ذهبت |
Güneye, 10 günlüğüne, sadece ikimiz? | Open Subtitles | إلى الجنوب لمدة عشرة أيام, فقط نحن الاثنان؟ |
sadece birkaç günlüğüne gideceğim. Çocuk dert olur mu? | Open Subtitles | سأغيب لبضعة أيام فقط هل سيسبب لكِ أي مشكلة؟ |
Önce seninle birlikte gidiyorduk. Sonra orada yalnızca birkaç gün kalacaktın. | Open Subtitles | في البداية كنا سنذهب معك، وبعدها أخبرتنا بأنها بضعة أيام فقط |
birkaç gün önce neler olup bittiğini görmek için eBay'i şöyle bir araştırdım, World of Warcraft yazdım, 6.000 eşya çıktı. | TED | تعمقت في إي بي منذ بضعة أيام فقط لأرى ما يحدث، كتبت ورلد أف وركرافت، وحدت 6,000 قطعة |
Shek Konağı'ndaydım; birkaç gün önce döndüm. | Open Subtitles | أنا كنت إلى قصر شييك؛ عاد قبل بضعة أيام فقط. |
Bu olay maç tarihinden sadece 3 gün önce yaşandı. | Open Subtitles | كان ذلك قبل ثلاثة أيام فقط من بداية المباراة المقررة |
3 puan öndeyiz ve 6 günümüz kaldı. | Open Subtitles | نحن متقدمين بثلاث نقاط مع تبقي ستة أيام فقط. |
Tamam, bak hazırlanmak için üç günümüz var yani boşa vakit harcamamalıyız. | Open Subtitles | ،حسناً، اسمع، بقي لدينا ثلاثة أيام فقط للتحضير لذا لا يجدر بنا إضاعة أي وقت، اتفقنا؟ |
Kendini yedi gün içinde yalnız başına bulabilirsin. Anlıyor musun? | Open Subtitles | المحكمة قد تقرر أمر تنفيذ قضائي ضدك خلال 7 أيام فقط |
Sozin'in kuyruklu yıldızı üç gün içinde burada olacak, sizse kalkmış parti düzenliyorsunuz. | Open Subtitles | كيف بإمكانكم الجلوس و إقامة حفلات على الشاطئ بينما مُذنّب سوزن قادم بعد 3 أيام فقط |
İlk programımız 21.000 çocuğun sadece günde görüntülenmesiyle sonuçlandı. | TED | برنامجنا الأول نتج عنه أن 21000 طفل تم فحصهم في تسعة أيام فقط. |
Bu adil değil. Bunu onlara beş gündür yapıyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس عدلاً, لقد قمت بهذا لمدة خمسة أيام فقط |
Tepui platosunun yüzeyinin altındaki devasa bir ağ ve sadece on günlük bir keşif gezisiyle, 20 kilometreden daha fazla mağara pasajı keşfettik. | TED | إنها شبكة ضخمة تحت سطح هضبة تيبوي، وخلال عشرة أيام فقط من الحملة، اكتشفنا أكثر من 20 كيلومتر من الممرات الكهفية. |
sadece bir kaç gün daha, Casso olayını çözünceye kadar. | Open Subtitles | -لبضعة أيام فقط . حتى نتمكن من حل موضوع (كاسو). |