"أَبّي" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Babam
• babamın

Babam gittiğinde, annem beni Big Brother programına sokmuştu, o zaman Roy'la tanıştım.
عندما أَبّي تَركَ، أمّي وقّعتْني فوق للبرنامجِ الكبيرِ الأخَ، وأنا حَصلتُ على روي.

Babam bir dernek evine gittiğimi bilse beni öldürür.
أَبّي سيَقْتلُني إذا عَرفَ إنني ذهبت إلى بيت الرابطة

Babam bana Montana'nın orada bir kaç dönüm bıraktı.
أَبّي تَركَ لى بضعة هكتارات فوق في مونتانا.

Üç tane balık yakaladım. Babam benimle gerçekten gurur duydu.
إصطدت ُ ثلاثة سمكات أَبّي كَانَ حقاً فخور

Yani, babamın benim hayatım hakkındaki görüşü, tamamıyla yanlıştı.
شاهدْ، رؤية أَبّي لحياتِي كَانتْ خاطئةَ.

Babam 2. Dünya Savaşı sırasında Derry'de görevliydi.
أَبّي كَانَ في ديري أثناء الحرب العالمية الثانيةِ.

Babam her zaman toplara sahip olmaktan bahseder.
أَبّي كَانَ يَستمرُّ في الحديث عن دائماً إمتِلاك الكراتِ.

Babam senin buzda oynayacağına salıncaklı sandalyede oturuyor olman gerektiğini söylemişti.
أَبّي قالَ بأنّك يَجِبُ أَنْ تُجْلَسَ على كرسي هزاز بدلاً مِنْ على الثلجِ

Babam şu anda Los Angeles'te anlaşmaları imzalıyor.
أَبّي في لوس أنجليس. الآن يَنهي الصفقةَ.

Babam da çok mutlu olurdu.
أنا سَأُتشرّفُ إذا جئت معى إلى بيتنا أَبّي سَيَكُونُ سعيدَ جداً

Bir gün Babam köpekleri sevmemeye karar verdi.
ويوم واحد، أَبّي يُقرّرُ هو لا يَحْبُّ الكلابَ.

Babam ve baban, Christopher ve onun California'daki büyük başarısı hakkında konuşurken gülümseyip başını salladın.
بينما أَبّي وأَبّكَ إسترسلَ في الحديث حول كرستوفر ونجاح العملِ الكبير جداً في كاليفورنيا أنا لَمْ أرد أن أُزعجُ أي شخص

Babam bana Kiska der, annemi de böyle çağırırdı.
أَبّي كان مسميني كيسكا و كان مسمية لامي برضة هم كَانوا عاشقون جداً

Babam kesinlikle tekrar seçilecek. Mezun olduğumda, kesinlikle arkanda olacağım.
أَبّي بالتأكيد سيدخل الانتخابات مجددا عندما أَتخرّجُ، أنا سازيح هذا عنك كليا

Babam her hayvanı almama izin vererek iz sürmekte uzman olmamı sağladı.
أَبّي تَركَني عِنْدي تقريباً كُلّ حيوان في العالمِ، الذي يَجْعلُني خبير في يَتْركُ مسرعا الآثارَ.

Babam çok katıdır. Eve geç kalınca hırsız gibi girmeliyim.
أَبّي عنيفُ أَنا مثل اللصّ اذْهبُ إلى البيت متأخراً

Matt, eğer zencileşirsem, bunu Babam söyleyebilir.
مات، إذا أُصبحُ أيّ أسمر، ثمّ أَبّي سَيصْبَحُ قادر على الإخْبار.

Belki de Babam beni böyle yetiştirdiği içindir. Evet...
لَرُبَّمَا يَبْدأُ بالطريقِ أَبّي رَفعَني.

Yani babamın bir cinayeti çözdüğünü söylediğinde öldürülen kişinin bu olduğunu mu düşünüyorsunuz?
لذا، عندما أَبّي قالَ حَلَّ a قتل، تَعتقدُ هذا الرجلُ الذي هَلْ قَتلَ؟

Hırdavat dükkanı ve babamın evi gibi alıştığımız yerleri soymaktan sıkılmıştık ve daha önce hiç girmediğimiz bir yer seçtik:
لقد مللنا من سرقة الأماكن المعتادة مثل مخزنِ المعدَّات وبيت أَبّي لذلك إخترنا مكانا لم ندخله مسبقاً

babamın eşyalarını toparlarken bunu buldum.
وَجدتُ هذا عندما أنا كُنْتُ أَحْزمُ مكان أَبّي.