Dinle, uzun mesafe bir telefon bekliyorum. Ararsa eve yönlendir tamam mı? | Open Subtitles | أَتوقّعُ مكالمه خارجيه أرسلْها إلى البيت |
Tamam, şimdi kuralları söyleyeceğim ve bunlara uymanızı bekliyorum. | Open Subtitles | حسناً، سَأَعطيكم التعليماتَ الآن، وأنا أَتوقّعُ ان تتبعاها |
Uzun kemiklerini Wendy'ye test için gönderdim, ama bir sonuç beklemiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي لا أَتوقّعُ النَتائِجَ. سجلات أسنانِ؟ |
Bana kardeşlik aşkı uğruna yardım etmenizi beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَتوقّعُ أَنْ تُساعدَني بدافع الحبِّ الأخويِ. |
Bu şekilde reddedilmeyi beklemiyordum. İş vermiyorlar. | Open Subtitles | أنا لم اكُنْ أَتوقّعُ مثل هذا الرفضِ.مفيش شغل |
Yani birbirimizi yine göreceğiz oldukça da sık, diye umuyorum. | Open Subtitles | أَعْني، نحن سَنَرى بعضنا البعض ثانيةً، غالباً كما أَتوقّعُ. |
Fazladan sorumluluk almayı düşünüyorsan dahi, kızlarımla olan çalışmalarında yine aynı mükemmeliyeti göstermeni beklerim. | Open Subtitles | إذا أردتي متواجهة مسؤولياتَ إضافيةَ، أَتوقّعُ بأنّك تُتابعُين بنفس مستوى الامتياز الذي تطبقينه مع فتياتي |
Bunca iyi gelişmeden sonra sevinç çığlıkları atmanı beklerdim. | Open Subtitles | لقد كُنْتُ أَتوقّعُ منك أن تكون سعيداً جداً بعد مثل هذه الأخبارِ الجيدةِ. |
- Beklediğim karşılama bu değildi. | Open Subtitles | التي بالتأكيد لَيستْ التحية أنا كُنْتُ أَتوقّعُ. |
-yarın kilisede olmanı bekliyorum. | Open Subtitles | أَتوقّعُ القطيعَ لِكي يَكُونَو في الكنيسة غداً في صباحِ عيدِ الفصح. كرئيس عشائري. |
Belgeleri bekliyorum. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | أنا أَتوقّعُ أن تكون تلك المادة عندي شكراً جزيلاً. |
Cindy Crawford'dan bir telefon bekliyorum. | Open Subtitles | [يُوضّحُ حنجرةً] إستمعْ، أَتوقّعُ a نداء مِنْ a سيندي كراوفورد. |
-Affedilmeyi beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَتوقّعُ ان يُغْفَرَ لي. |
Bunu anlamanı beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَتوقّعُ بأنّك ستَفْهمُ. |
Bir daha asla uyumayı beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَتوقّعُ أن أنامَ ثانيةً أبداً |
Böylesine görgemli bir yer beklemiyordum. | Open Subtitles | أنا ما كُنْتُ أَتوقّعُ أيّ شئَ كبيرَ جداً جداً. |
General, böyle bir tepki beklemiyordum. | Open Subtitles | جنرال، أنا لم أَتوقّعُ هذا النوعِ مِنْ الرَدِّ. |
-Anormal bir şey beklemiyordum ama... | Open Subtitles | أنا ما كُنْتُ أَتوقّعُ أيّ شئَ غير عادي، لكن... |
Ve yarın da, umuyorum ki Dekan'ın kokteylinde benim eşim olursun, ha? | Open Subtitles | وغداً، أَتوقّعُ بأنّه سَيكُونُ موعدي في إستقبالِ العميدَ، أوكي؟ |
Ama senden bir şey istediğimde, onun olmasını beklerim. | Open Subtitles | لكن عندما أَسْألُ عن الشيءِ، أَتوقّعُ الحُصُول عليه. |
Tanrım, Raymond'dan beklerdim ama sen, Debra. | Open Subtitles | أوه، ي، ي تَعْرفُ، أَتوقّعُ ذلك مِنْ رايموند، |
Beklediğim şey, tam olarak "tekrar hoşgeldin" değildi... | Open Subtitles | الذى كنت أَتوقّعُ. لَرُبَّمَا لأنني كُنْتُ أَتوقّعُك في الجراحةِ في 8: |