Ama sen kendini iyi kurtarıyor gibisin, o halde... onları burada tutmak için sebep yok. | Open Subtitles | لكن يبدو أنك تحسن إنقاذ نفسك بنفسك لذا فأظن أن لا داع من إبقائهم هنا |
Kötü adamları içeri tıkmak mı yoksa onları dışarı da tutmak mı? - İkisi de değil. | Open Subtitles | أهو إلقاء القبض على السيّئين أو إبقائهم في الشوارع ؟ |
An itibariyle tabutlar bende. Senden de onları saklı tutmak için yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | والآن هم لديّ، أودّكِ أن تساعديني في إبقائهم مخبئين |
Madem dışarıya haber veremiyoruz onları içeride tutmaya çalışmalıyız. | Open Subtitles | إذا لم نستطع التحدّث لمن في الخارج، فعلينا محاولة إبقائهم هنا |
Dışarıda tutmaya çalıştığınız adamların daha bu adamlar uyanmadan sizi bulacağının farkındasınız değil mi? | Open Subtitles | تدركين بأن العملاء الذين تحاولون إبقائهم خارجاً سيدخلون إلى هنا ، قبل أن يستفيق هذان الجنديان ؟ |
Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Sonuçta bir süre daha hayatta kalmaları gerekiyor değil mi? | Open Subtitles | علينا إبقائهم على قيد الحياة لفترة أطول قليلا، أليس كذلك؟ |
Eğer adamlarınız sonuçlarını iki kez kontrol etmiyorsa o zaman onları ekipte tutmanın bir anlamı yoktur. | Open Subtitles | إذا لم يراجع عاملوك نتائجهم مرتين فلا فائدة من إبقائهم في الفريق |
Bir arada tutmak yerine dağınık tutmuş. | Open Subtitles | إذ جعلهم متفرقين عوضَ إبقائهم في مجموعات. |
Onları konferansta tutmak istedim. | Open Subtitles | كان ذلك لمجرد إبقائهم في المؤتمر |
Onları güvende tutmak için ölürüm. | Open Subtitles | وأنا لأموت مقابل إبقائهم بأمان |
Onları hayatta tutmak çok riskliydi. | Open Subtitles | إبقائهم أحياء ، كان أمراً خطيراً للغاية |
bize korkuyor tutmak i onları iktidarda tutmak için. | Open Subtitles | عندما يتم إطعامنا ...حقائق بديلة لإبقائنا خائفين و إبقائهم في السلطة |
Onları canlı tutmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحاولون إبقائهم على قيد الحياة |
evet,onları güvende tutmaya çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | أجل، لقد قال بأنه يحاول إبقائهم بأمان |
Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Sen ayrılırken ki hallerinde kalmaları için çok uğraştım ama benden uzak durdular. | Open Subtitles | حاولت إبقائهم كما كانوا حين غادرت و لكنهم أفلتوا منى |
Aynı şekilde kalmaları için canlı olarak gömülmüşler... | Open Subtitles | لقد تم دفنهم أحياء بهدف إبقائهم على هذه الصورة.. أعني أحياءاً لفترة من الوقت. |
Yani... onları burada tutmanın bir anlamı yok galiba. | Open Subtitles | لذا فأظن أن لا داع من إبقائهم هنا |