Eğer sorun çıkarsa, topu ateşleyerek bana haber verin. | Open Subtitles | إذا كنتم في خطر بإمكانكما إبلاغي عن طريق إطلاق المدفع |
Yapabileceğim başka bir şey olursa haber verin. | Open Subtitles | لكن تأكد من إبلاغي بوجود أي شيء جديد يمكنني فعله أيضاً |
Eğer gelirse, bana haber verirseniz çok memnun kalırım. | Open Subtitles | أممم، سأقدِّر لكِ إبلاغي عندما تفعل ذلك. |
Ama eminim bana söylemek istediğin şeyler vardır | Open Subtitles | ولكن بالتأكيد ثمة شيء ما تودين إبلاغي به |
Bana telefonda söylemek istemediler, ama onları zorladım. | Open Subtitles | لم يرغبوا في إبلاغي عبر الهاتف، لكنّي أجبرتهم على ذلك |
Sanırım bana söylemek istediğin bir şey var, değil mi? | Open Subtitles | أظن أن هناك شيئًا تودين إبلاغي به، أليس كذلك؟ |
Garip bir şey görürseniz, bana haber verin. | Open Subtitles | إن رأيتم شيئاً مريباً فيجبُ عليكم إبلاغي بذلكـَ فوراً |
Bana haber vermeden telefon görüşmesi yapmasını da yasaklamalıyız. | Open Subtitles | ولا مكالمات أيضاً بدون إبلاغي أولاً |
Hemoglobini fazla düşerse haber ver. | Open Subtitles | لو أن هيموجلوبين ذلك الرجل إنخفض بمقدار درجة بروتين داخل خلايا الدم الحمراء ويحتوي على ذرات الحديد يلتقط الأوكسجين في الرئتين ويسلّمه إلى الأنسجة أريد أن يتم إبلاغي بذلك |
Yarım saat sonra bana haber verdiler. | Open Subtitles | و تم إبلاغي بعد نصف ساعه |
- haber verdiğin için sağ ol. - Tabii, görüşürüz. | Open Subtitles | شكراَ على إبلاغي |
haber verdiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لك على إبلاغي. |
Evet haber verdiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | حسنًا، شكرًا على إبلاغي بذلك |
Bana haber vermeliydiniz. | Open Subtitles | كان عليكم إبلاغي. |
Ama kurtarma olmadığı halde kurtarma ekibi olduğunu söylemek öyledir. | Open Subtitles | أنتِ محقة، ولكن إبلاغي بأن هناك... فريق استخراج متمركز بينما أن العكس هو الصحيح، هذا قد يُفسر كذلك. |
11 Eylül yıldönümü yayınını yapacağımı öğrendiğimde ona düğüne gidemeyeceğimi söylemek zorunda kaldım ama bana pek inanmadı ve Will'in soğuk algınlığı olayından önce söylediğim için oldukça inandırıcı ve detaylı bir şekilde olayı anlatmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وحين تم إبلاغي بتكليفي بتغطية أحداث 9/11, توجب علي أن أخبره لماذا لا أستطيعُ أن أذهب معه للزفاف و بإستطاعتي الجزم بإنه لم يصدقني بشكلٍ كافٍ, |
Bana bir şey söylemek istemiyor muydunuz Bay Wen? | Open Subtitles | هل أردت إبلاغي بشيء ما سيد (وين)؟ |