Dünya üzerindeki en seksi hatunla beraber olduğun için suçlusun. | Open Subtitles | مذنب لأنّكَ كنتَ رفقة المرأة الأكثر إثارةً على وجه الأرض. |
Yani daha çok genişledikçe daha seksi oluyorsun âdeta. | Open Subtitles | أعني .. أنكِ أصبحتِ أكثر إثارةً لأنكِ وببساطة أصبحتِ أكبر حجماً |
O gün Vera'nın hayatının en heyecanlı günüydü. | TED | كان هذا أكثر الأيام إثارةً في حياة ڤيرا. |
Gerçek dünya, karikatür dünyasından kesinlikle daha heyecanlı. | Open Subtitles | إنّ العالم الحقيقي أكثر إثارةً مِنْ العالمِ الهزليِ |
Kasetteki en ilginç şey, sen binadan çıktıktan sonra oldu. | Open Subtitles | الشيء الأكثر إثارةً على ذلك الشريطِ كَانَ عندما تَركتَ البنايةَ. |
Karanlık internet, internetin en ilginç, en heyecan veren yerlerinden biri. | TED | لذا، فالشبكة المظلمة هي واحدة من أكثر الأماكن إثارةً وتشويقًا من أي مكانٍ آخر على الإنترنت. |
Biliyor musun, onu ilk gördüğümde gördüğüm en güzel, en seksi yaratık olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | أتعرف، في المرة الأولى التي لمحتها عيناي، فكّرت أنها أجمل وأكثر مخلوق إثارةً وقعت عليه عيناي |
en seksi On Zeki Kadından birinin patent başvurusu ile. Tanrım. | Open Subtitles | براءة إختراع من واحدة من أكثر عشرة نساء إثارةً |
2010 yılında yaşayan en seksi erkek seçildin. | Open Subtitles | إذاً، صُوّت لك في عام 2010 أنّك أكثر الرجال الأحياء إثارةً |
Bekle bir dakika dünya üzerindeki en seksi kadınlardan birinin sana asıldığına ve senin de onu reddettiğe inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | مهلاً لحظة، تريدني أن أصدّق أنّ المرأة الأكثر إثارةً في العالم غازلتكَ وأنتَ رفضت ذلك؟ |
Bu boktan yerdeki en seksi karı benim ama tek başınayım ve seninle oturuyorum. | Open Subtitles | من الواضح أني أكتر حقيرة إثارةً في هذا المكان الرخيص، لكني وحيدة تماماً، عالقة في الجلوس هنا معك. |
Bence, dün gece olağandışı seksi olan kişiye gitmeli. | Open Subtitles | اوه. اوه. أعتقد أنّه يجب أن تكون للشّخصُ الذّي كان أكثر إثارةً ليلة البارحة |
Cadılar Bayramı yaklaşıyor olduğu için heyecanlı olan kimse yok mu? | Open Subtitles | أيمكن لأحدهم أن يُظهر إثارةً ، إنه عيد القديسين؟ |
Diğeri daha heyecanlı, çünkü daha çekişmeli. | Open Subtitles | المباراة الأخرى أكثر إثارةً لأنها أكثر تنافسية. |
İşleri daha heyecanlı hâle getirmek istiyorum on dakikadan fazla hatırlayacağı bir şeyler. | Open Subtitles | أريد أن أجعل الأمور أكثر إثارةً شئٌ ستتذكره لأكثر من عشر دقائق حسناً بالمرح والإثارة |
Güçlüler zayıflara karşıdan daha ilginç, çıplaklar giyiniklere karşıdan daha az ilginç. | Open Subtitles | أكثر إثارةً من الأرقام الفردية ضد الزوجية أو ذوات القمصان مقابل العاريات |
Fakat farklı bir perspektiften baktığınızda biraz daha ilginç daha yeni fikirler yaratabilirsiniz. | TED | ولكن إذا نظرت فيها من منظور مختلف، يمكنك صناعة بعض الأمور الأكثر إثارةً ، و أفكارغير مألوفة جداً. |
Bu hayatımda yaşadığım en heyecan verici deneyimdi. | Open Subtitles | كانت هذه أكثر التجارب إثارةً فى حياتي كلها. |
Bu seneki yılbaşı havası her zamankinden daha heyecan verici. | Open Subtitles | عيد الميلاد هذا العام . ستستمر طوال الإجازة . وسيصبح أكثر إثارةً من أي وقت مضى |
Burada ilginçleşiyor... | Open Subtitles | و هنا حيث يزداد الأمر إثارةً للاهتمام |