Bölge savcılık ofisinin mahkum ettiği adamlarımın aldığı toplam hapis cezası. | Open Subtitles | إجمالي مدة عقوبة سجن الرجال، رجالي، الذين اتهمهم مكتب المدعي العام |
Gayri safi yurtiçi hasıla, bir ekonomide bir yıl içinde satılan mal ve hizmetlerin toplam maliyeti anlamına gelir. | TED | حسنا، إجمالي الناتج المحلي، هو فقط التكلفة الكلية للبضائع والخدمات التي بيعت في اقتصاد من الاقتصادات في السنة. |
Tüm bu zihinsel hastalıklar bir araya getirildiğinde toplam evrensel hastalık yükünün yaklaşık yüzde 15'ini oluşturuyor. | TED | عندما تضع جميع الأمراض النفسية معا، تمثل ما يقرب من 15 في المائة من إجمالي أمراض العالم |
Oh, iğrenç. 10.sınıfta onunla yiyişmiştik. | Open Subtitles | أوه، مجموع إجمالي. مارستُ الجنس معها في الدرجةِ العاشرةِ. |
Çünkü Apple'ın Brüt kar marjı, neredeyse tüm Android cihazlarının perakende fiyatından daha fazla. | TED | لأن إجمالي هامش الربح لأبل يتجاوز سعر التجزئة لكل هاتف يعمل بنظام تشغيل أندرويد. |
Tüm yarış oyunlarımda, toplamda 50.628 kilometre sürdüm. | TED | في جميع ألعاب القيادة، قمت بقيادة إجمالي 31،459 ميل |
Bugünse 44.000 dolar civarı bir toplam randıman var, kişi başına. | TED | اليوم نحن عند حوالي 44,000 دولار من إجمالي الناتج مقابل كل فرد من السكان. |
Bu bizlere, çözümler küresel çapta otuz yıllık bir süreçte uygulandığında atmosferdeki toplam karbondioksit düşüşünü gösteriyor. | TED | وهي تمثل إجمالي ثاني أكسيد الكربون الذي يتم تخفيضه في الغلاف الجوي عندما يتم تطبيق الحل لمدة 30 عامًا. |
O zaman iki yukarı ve bir aşağı kuark bir proton oluşturmak için bir araya gelirse, toplam elektrik yükü artı bir olur. | TED | لذا عندما يتم دمج 2 كواركس علوي بـ 2 كواركس سفلي.. لتكوين بروتون، تبلغ إجمالي شحنته الكهربائية موجب واحد. |
Bu fikir en belirgin olarak hayati bir fizik yasasında akla gelmiştir: Evrendeki toplam kuantum bilgi miktarı korunmalıdır. | TED | وقد أثير هذا الطرح في إحدى أهم القوانين الفيزيائية: وهو أنه من المؤكد أن إجمالي حجم المعلومات الكميّة في الكون محفوظٌ. |
Üstelik iki maçta toplam vuruş sayıları altı olamaz, bu yüzden bu da eleniyor. | TED | كما أن إجمالي ضربات الجان المسجلة في المباراتين لا يصل إلى ست، لذا فإن هذا الاحتمال غير وارد أيضاً. |
toplam 500 sonra öpücük bedava. | Open Subtitles | لو أن إجمالي الفاتورة تعدى ال500 روبية سأعطيها قبلة منى مجاناً |
Hesaplanan toplam maliyet 350 milyon dolar. | Open Subtitles | إجمالي النفقات الأولية سيكون 350 مليون دولار |
Yeni 12 yerel muhasebeciyle birlikte, toplam %4 bünyesel büyüme gerçekleştirdik. | Open Subtitles | لذا فمع الـ12 حساب المحلي كان لدينا إجمالي أربعة بالمئة من النمو العضوي |
Eh, toplam 22.5 puan onları kurtarmaya yetmez zaten. | Open Subtitles | بمعدل إجمالي يساوي 22,5 لا يبدو فأل خير لهم |
Sade kahve, susam tohumlu, kuru, ve çifte kavrulmuş. Yani iğrenç. | Open Subtitles | القهوة السوداء، بذور السمسم الخبز الجاف، توست مضاعف إجمالي |
İğrenç bir hâldeyim. Duş almaya zamanım olmadı. | Open Subtitles | إجمالي كلياً، أنا لَيْسَ لِي كَانَ عِنْدَهُ a يُصادفُ للإغتِسال لحد الآن. |
Evet, Tommy, Brüt 1200-1300 Dolar kazanıyor. | Open Subtitles | هو يعمل حوالى 1,200, 1,300 مجموع إجمالي. |
Üçümüzün toplamda 135 serbest boşluğu var. | Open Subtitles | إجمالي ما لدى ثلاثتنا من خانات حرّة هو 135 خانة. |
Son 30 yılda, GSMH büyüme değerleri açısından, Çin, Hindistan'ın iki katı kadar büyümüş. | TED | عبر الثلاثين عاماً الأخيرة, وفقاً لمعدلات نمو إجمالي الناتج المحلي, فإن نمو الصين قد تجاوز نمو الهند بضعفين. |
Senin için gerçek hislerin çok hantal ve iğrençti. | Open Subtitles | مشاعرك الحقيقية كانت مجموع إجمالي أيضا ايكي لك للمواجهة. |
Ve sonraki harita, 1960 yılında, birçok Afrika devletinin bağımsızlığına kavuştuğu sıralarda Afrika'nın GSMH'sini gösteriyor, | TED | و الخريطة التالية الآن تظهر إجمالي الناتج المحلي لأفريقيا في عام 1960. ما يقارب وقت استقلال الكثير من الدول الافريقية. |