Şimdi siz "Tamam, iyi de bunun olma ihtimali nedir ki?" | TED | حسنا فلنقل ، ماهي إحتمالات حدوث تصادم ؟ |
En az üç olasılık var. Bir olasılık şöyle, ben kilo alınca, senin de kilo almana sebep oluyor, | TED | هناك على الأقل ثلاث إحتمالات. أولاً، إحتمال أنه، بينما أكتسب انا الوزن، يتسبب ذلك في إكتسابك للوزن، |
Düşündüm ki, eğer kazanırsam, yani, bunun olma olasılığı nedir ki? | Open Subtitles | لقد فكرت أني إذا فٌزت به أعني ماهي إحتمالات هذا ؟ |
Bu ne? -Hiçbir şey. Üstünde yazdığı gibi , "İhtimaller Defteri". | Open Subtitles | إنه لا شيء إنه كما هو مكتوب إحتمالات إنها أشياء أنا مهتمة بها |
- Sopaya ruh girmediğini varsayarsak araştırılacak birkaç ihtimal var. | Open Subtitles | حسناً ، أفترض أن المضرب وحده ليس ممسوساً هناك إحتمالات أخري في التحقيق |
Bu Oran çok yüksek değildi... ama gene de bu ihtimali azaltacak yöntemler bulduk. | Open Subtitles | خطوط الجمارك في الحدود وحسبنا إحتمالات البحث الإحتمالات ليست عالية، ووجدنا بعض المتغيرات لتخفيض تلك الإحتمالات |
- Onlardan daha fazla olma şansı var mı? | Open Subtitles | أي إحتمالات لكون المزيد منهم على المتن ؟ |
İkimizden birinin, seni temize çıkartmak için kaçma ihtimalini ikiye katlıyor. | Open Subtitles | لإن هذا يُضاعف من إحتمالات أن واحد منا سينجو لتبرئة إسمه |
Ama gördüğünüz gibi kazanma ihtimali değişmedi, ama artık kimin kazanacağını tahmin etmek son derece kolay. | TED | الآن، يمكنكم رؤية أن إحتمالات لم تتغير، لكنها الآن سهلة جداً لتخيل من الذي سيفوز. |
Bu kampta hayatta kalma ihtimali bundan da düşük. | Open Subtitles | إحتمالات النجاة فى هذا المعسكر أسؤ من ذلك |
Sigortalının bir avukata danışmayacağı ihtimali. | Open Subtitles | إحتمالات أن المؤمّن عليه لن يستشير محامياً |
Burada üç olasılık görüyorum. | Open Subtitles | بالطريقة التي أراها، هناك ثلاثة إحتمالات |
Tam olarak ne demeye çalıştığını anlamadım, ama bir sürü olasılık var. | Open Subtitles | لم أعرف ماذا كان يقول بالضبط و لكن هناك عدة إحتمالات |
Peki, bir insanın bütün bu gücü denetleme olasılığı nedir? | Open Subtitles | ما هى إحتمالات أن يتحكم شخص ما فى كل تلك القوى؟ |
Ancak can alıcı ana ulaşma olasılığı... dünyanın her yanındaki ninelerin tercih ettiği, göbeği içeri çeken... bu korkunç şeyi giymekle büyük ölçüde artar. | Open Subtitles | ولكن إحتمالات الوصول لتلك اللحظة الحاسمة تزيد بشدة بإرتداء حزام مخيف لشد المعدة إنه شائع جدا بين كبار السن حول العالم |
Tam olarak çözemedim ama ihtimaller var. | Open Subtitles | لم أعرف ماذا كان يقول بالضبط و لكن هناك عدة إحتمالات |
- Eğer mi? "Eğer" olan yerde ihtimal vardır ve ben ihtimali her zaman alt ederim. | Open Subtitles | ،بوجود التردد، هنالك إحتمالات وأنا متفوق بهذا |
Bu Oran çok yüksek değildi... ama gene de bu ihtimali azaltacak yöntemler bulduk. | Open Subtitles | خطوط الجمارك في الحدود وحسبنا إحتمالات البحث الإحتمالات ليست عالية، ووجدنا بعض المتغيرات لتخفيض تلك الإحتمالات |
23'te bir şansı vardı, ve o, bunu biliyordu. | Open Subtitles | إحتمالات الخسارة 23 إلى 1 و هو يعلم ذلك. |
Şüphesiz bu durum, insanların bu yollarla zarar görebilecekleri ihtimalini aşırı abartmalarını sağlayarak bizzat bize zarar vermek isteyenlerin eline koz veriyor. | TED | بالتأكيد يتسبب ذلك في أن يبالغ الناس في إحتمالات أنهم سيتأثروا سلباً بهذه الطرق المتنوعة، ويعزز من قوة الإرهابيين الذين يريدون تخويفنا. |
Bu yalnızca size bir sürü para kaybettirecek çünkü poker bir olasılıklar ve kesinlikler oyunu ve bu yüzden kendinizi sayılar hâlinde düşünme konusunda eğitmelisiniz. | TED | لن يُسبّب ذلك سوى خسارة النقود، لأنّ البوكر لعبة إحتمالات ودقّة، ولذلك أنت بحاجةٍ إلى تعويد نفسك على التفكير بالأرقام. |
Tüm yapabildiğimizin, maddenin öyle mi yoksa böyle mi davranacağı olasılığını | Open Subtitles | الفكره التى نستطيع كلنا أن نفعلها هى أن نحسب إحتمالات أن تلك الأشياء سوف تنقلب فى طريق واحد أو اّخر |
Bu oranlar gayet iyi, Oran hoşuna gitti, değil mi? | Open Subtitles | هذه إحتمالات جيده، أنت تحب هذه الإحتمالات أليس كذلك؟ |
Bilimsel olarak bile, çarpılma ihtimalimiz çok büyük. | Open Subtitles | أو ربما أكبر من ذلك,إحتمالات أن نصُعق كبيرة |
Yani katilin buralardan gelirse fark edilme ihtimalinin düşük olduğunu bilecek kadar yerel coğrafya hakkında bilgisi vardı. | Open Subtitles | لذا القاتل كان لديهِ معرفةٌ بالموقع لإدراك أن إحتمالات رؤيته كانت ضئيلة. |
Eğer tesadüf değilse, çok daha yüksek. | Open Subtitles | لكن إحتمالات تعرض شخصين لذات التغيٌر ..أعلى بكثير من |