Çözüm ise tarlasını ve tarlasındaki böceklere ve patojenlere dirençli bitki türlerini yakmak. | TED | والحل هو، إحراق الحقل وزرع النباتات المقاومة للآفات والأمراض الموجودة في حقلها |
Halifeler, kitapları yakmak yerine dünyanın dört bir yanına kitap aramaları için temsilciler gönderdi. | Open Subtitles | بدلا من إحراق الكتب ارسل الخلفاء رُسلهم حول العالم للبحث عن الكُتب |
Kız kardeşim, Kayako'nun öldürüldüğü evi yakmaya çalıştı. | Open Subtitles | شقيقتي حاولت إحراق المنزل الذي ماتت به كايوكو |
Ta ki... hakkında yakma emri çıktı. Kara listedesin. | Open Subtitles | تلقينا مذكرة إحراق عليك انت في القائمه السوداء |
Hatta bir tanesi, kibrit çalıp burayı ateşe vermek istedi. | Open Subtitles | واحده منهما سرقت مجموعه من علب الثقاب وحاولت إحراق المكان |
Başkan'ın bu şehri yakıp yıkıp koca bir klozete atarak sifonu çekmesi gerek. | Open Subtitles | يجب على الرئيس إحراق هذه المدينة أو يتخلص منها بوضعها في مرحاض ضخم |
Yani, bunun anlamı eğer 4000 kalori yakmak istiyorsak... günde yalnızca 20 mil koşmamız gerekiyor! | Open Subtitles | إذا، هذا يعني أنه إذا أردنا إحراق ٤ آلاف حريرة علينا أن نجري ٢٠ ميل يوميا |
İnsanların arabalarını yakmak bu durumu değiştirecek mi? | Open Subtitles | وهل تظن أنّ إحراق السيارات سيصلح الأمور؟ |
İnsanların arabalarını yakmak bu durumu değiştirecek mi? | Open Subtitles | وهل تظن أنّ إحراق السيارات سيصلح الأمور؟ |
Kız kardeşim, Kayako'nun öldürüldüğü evi yakmaya çalıştı. | Open Subtitles | شقيقتي حاولت إحراق المنزل الذي ماتت به كايوكو |
Bundan eminim. Rahibelerden birini sigara ile yakmaya çalışmış. | Open Subtitles | لقد حاولت إحراق إحدى الراهبات بالسيجارة |
Kardeşim ve ben bir grupla birlikte merkez kışlalardaki ahırları yakmaya çalıştık ama askerlerden biri kardeşimi tanıdı bu yüzden Fidel'i bulmak için buraya geldik. | Open Subtitles | أنا و أخي ،مع مجموعة... حاولنا إحراق الإسطبل في ثكنة المدينة لكن أحد الجنود تعرّف على أخي |
Ta ki hakkında yakma emri çıktı. Kara listedesin. | Open Subtitles | تلقينا مذكرة إحراق عليك انت في القائمه السوداء |
Ta ki hakkında yakma emri çıktı. Kara listedesin. | Open Subtitles | تلقينا مذكرة إحراق عليك انت في القائمه السوداء |
Ayrıca, tüm bu yeri ateşe vereceğini sanıyordum. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، أعتقد أنك تريدين إحراق هذا المكان |
Kendimi ateşe versem de fark edilirdim. | Open Subtitles | كان بوسعي إحراق نفسي ولكنت أصبحت مشهورة |
Sebep sadece Güneş'in Dünya üzerindeki tüm yaşamı yakıp kül edeceğinden değil, | Open Subtitles | فالأمر لا يقتصر على إحراق الشمس لجميع أشكال الحياة على الأرض. |
Şimdi, cesedin yakılması her ne kadar dikkat çekici bir yazışma hatası olsa da, resmî otopsi sonuçları ölüm nedeninin yangın olduğunu ispatlıyor. | Open Subtitles | هم مستعدون للذهاب لإسقاط هذه التهم. الآن، رغم أن إحراق جثة الضحية كان خطأً ورقيًا فظيعًا، نتائج التشريح الرسمي |
Bok tenekelerinin Yakılma talimatları. | Open Subtitles | كانت التلعيمات من أجل إحراق تام للمخلفات |
Dünyayı bu şeytandan kurtarmak için bu çocuğu yakmalıyız. | Open Subtitles | ,ولنتخلص منه يجب إحراق الطفلة هذا لن يحدث |
"Perez, piyango idare binasında kasten yangın çıkarıp tahribat yapma suçundan soruşturma altına alındı." | Open Subtitles | بيريز هذا فى التحقيق بسبب إحراق الممتلكات عمدا فى الحريق الذى دمر مبنى اليانصيب |
Annesinin banyosunda aşırı doz aldıktan sonra yakıldı. | Open Subtitles | لقد تم إحراق جثته بعد جرعة زائدة في حوض الإستحمام |
Sanırım bunlar adamı yanındaki her şeyi ile birlikte arabanın içinde yakmayı umuyorlardı. | Open Subtitles | أعتقد أنهم كانوا يأملون إحراق هذا الرجل في سيارته جنبا إلى جنب مع كل شيء معه |
Saçımı yakmanın finallerine ne faydası dokunacak? | Open Subtitles | كيف إحراق شعري سيساعدكِ في الإختبارات النهائية؟ |
Hayvanları diri diri yakamazsın. Bu çok iğrenç. | Open Subtitles | لا يمكنك إحراق الحيوانات وهي حية الأمر في غاية البشاعة |
Dikkatimi Kundakçılık bilimine çekmek gibi istenmeyen bir sonucu olmuştu. | Open Subtitles | التي لها العواقف الغير مقصودة في إحراق إهتمامي بعلم الحرائق. |