En sonunda senin gibi seçilmiş biri daha geldi. | Open Subtitles | أخيرًا ، هناك شخص آخر مثلكِ شخص آخر تم إختياره. |
Hele ki Hasan da takıma seçilmiş ki tövbe dönmem. | Open Subtitles | لن أعودللبيت ، خاصة وأن حسن تم إختياره ضمن الفرقة الكشافة |
Bence bu insanların kendi yapması gereken bir seçim ama teşekkürler. | Open Subtitles | أعتقدُ أنه خيار بإمكان الناس إختياره بأنفسهم، مع ذلك، شكراً لك |
Mükemmel zamanlaması ve seçimleri zekasının yüksek seviyede olduğunu gösteriyor kurban seçimleri ve cinayetleriyse onları daha önceden planlamadığına işaret ediyor. | Open Subtitles | مما يفسر قدرته على التغلب على ضحاياه بالقوة توقيته المثالي و إختياره يشيران لمعدل ذكاءه العالي |
Bidwell'i en başta muhtemelen bundan dolayı seçti. | Open Subtitles | غالبا هذا سبب إختياره لـ بيدويل بالبداية |
Ama yeni tahsildar insanlar tarafından seçilecek. | Open Subtitles | لكن رئيس الحى الجديد يجب أن يتم إختياره من قبل الشعب |
Çünkü kurban edilmek üzere seçildiği zaman o kişi bir tanrı olmuş oluyordu. | Open Subtitles | لأنه حين يتم إختياره كأضحية في تلك اللحظة، يصبح هو نفسه إلهاً |
Bu tarihsel nedenlerle seçilmiş faj phi X 174 idi. | TED | لذا كان ذلك الجرثوم فيج في phi X 174 والذي تم إختياره لإسباب تاريخية. |
Ve gezi kanalı tarafından da en iyi on su parkından biri seçilmiş | Open Subtitles | و تم إختياره على أنه أحد أفضل عشرة (مجمعات للمياه في العالم في قناة (الترحال |
Dillon'un ailesi de anlaşmayı imzaladıysa onunda seçilmiş olması gerekmez miydi? | Open Subtitles | إنْ كانتْ عائلة (ديلون) قدْ وقعتها أيضاً فلمَ لم يتمّ إختياره ؟ |
O özellikle seçilmiş. | Open Subtitles | لقد تم إختياره بشكلٍ خاص |
Görev için seçilmiş olan arkadaşının bile itaat etmesini sağlayamadıysan o zaman başka herhangi bir varlıktan ne elde etmeyi umut ediyorsun diyor? | Open Subtitles | هو يلوموني أن (آبي) أصبح وغدًا ... قال إذا لم أستطع أن أحظى بالطاعة ... من صديق تم إختياره لمهمة |
Şimdi kabul edelim, eğer onu seninle uzun bir gelecek veya benimle kısa bir hayat arasında seçim yapmaya zorlarsak ikinci seçeneği düşünmesinin ufak bir ihtimali bile yok. | Open Subtitles | والآن نقبل ما نجبر على إختياره بين مستقبل طويل لكِ وأخرقصيرلي .. لا يوجد هناك فرصة حتى بالنظر في مستقبلي |
Değişmek onun yapacağı bir seçim. | Open Subtitles | ايمكننا تحويل إختياره |
Bu yapabileceğin bir seçim. | Open Subtitles | -هذا إختيار يمكنك إختياره |
Komşu seçimleri sayesinde puflalar hayatta kalmayı başarıyor. | Open Subtitles | ،ينجو العيدر وتلك ثمرة إختياره لجيرانه |
Konuşma kalıpları ve kısaltma seçimleri adamım sözünü tuttuğunu gösteriyor. | Open Subtitles | (ليندا) ستكون بخير حالما تفشل عملية الإطلاق ، أيها الطبيب؟ أسلوب كلامه و إختياره للكلمات المقتضبة |
Kendime pay çıkarmak isterdim, ama Gabriella seçti. | Open Subtitles | أود أن أنسب إلى الفضل فى إختياره ولكن "جابرييلا" من اختارته |
Bu yüzden görev yerine merhameti seçti. | Open Subtitles | سبب إختياره للعاطفة على الواجب |
Asıl kararları alan bu benliktir, çünkü eğer iki ayrı doktora iki ayrı kolonoskopi yaptıran bir hastanız var ise ve hangi doktoru seçeceğine karar verecekse seçilecek doktor hatıralarda daha az kötü yer etmiş olan doktor olacaktır. | TED | إنها في الواقع التي تتخذ القرارات لأنه، إن كان لديك مريض مرّ، لنقل، بفحصين للقولون مع جراحين مختلفين ويقرر أي منها سيختار، عندئذ فالفحص الذي يختاره هو الفحص الذي لديه ذكريات أقل سوءا، وذلك الجراح الذي سيتم إختياره. |
Ve bu beş finalistten ideallerimize en yakın olan öğrenci Smythes-Bates'deki yardımcı ekonomi analistliği mevkisine seçilecek | Open Subtitles | الطالب الذي سيماثل الموظف المثالي بالشركة سيتم إختياره لمركز محلل مستجد بـ (سمايث باتيس) |
Sizin gibi kanun kaçaklarıyla dolu, hepsinin kendine has özelliklerine göre seçildiği, ve tek bir takım gibi çalıştığını, hayal et. | Open Subtitles | تخيلوا مجموعة من الخارجين عن القانون الأذكياء مثلكم كل شخص منكم تم إختياره لقدرته الفريدة |