Panik atak, zihinsel yorgunluk, sinir boşalması, strese dayalı travma. | Open Subtitles | نوبة قلق، اضطراب عقلي، إرهاق عصبي، إجهاد ناتج عن صدمة |
Bu kronik yorgunluk ve eklem ağrısından yakınan hastalarda görünen bir durum değil. | Open Subtitles | و هذا غير معتاد من تامرضي الذين شكواهم الأساسية هي إرهاق مزمن و آلام المفاصل |
Uyku apnesi kronik yorgunluk ve paranoyaya yol açabilir. | Open Subtitles | انقطاع النفس بالنوم قد يسبب إرهاق مزمن و جنون الإرتياب |
Bilirsin, zorlama yok, stres yok. Sürekli sakin olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف ،مفيش إرهاق ،مفيش إجهاد أحاول أن أكون هادئ معظم الوقت |
Burada herhangi bir zorlama ya da stres olduğunu düşünemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أتخيل وجود إرهاق وإجهاد هنا |
Biraz geç düştü. Uçak yolculuğundan olmalı. | Open Subtitles | تأخرت قليلاً لابد أنه إرهاق السفر |
Belki de, hayatımdaki en stresli haftasonuydu. | Open Subtitles | ربما كان ذاك الاسبوع أكثر إرهاق في حياتي |
Kronik yorgunluk, eklem ağrısı ve fırsatçı enfeksiyon kanseri işaret ediyor. | Open Subtitles | إرهاق مزمن، ألم المفاصل و عدوي إستغلالية تشير للسرطان |
Hayatı hastanelerde geçmiş, kırık kol, kırık kaburga, yorgunluk. | Open Subtitles | دخلت و خرجت من المشافي بيد مكسورة و ضلوع مكسورة إرهاق |
"Kronik hepatit ya da kronik yorgunluk sendromu" olsun bari. | Open Subtitles | - بر كأنه مثل من فضلكم إنه إلتهاب كبد مزمن " " أو على الأقل إرهاق مُزمن |
Maratonun 40. kilometresindeki yorgunluk da ekleniyor. | Open Subtitles | إدمج هذا مع إرهاق ركض ماراثون 25 ميلاً |
Doktoru yorgunluk demiş. | Open Subtitles | دكتور الأطفال يقول إرهاق |
Hayır, bu iyi bir yorgunluk. | Open Subtitles | كلا، كلا .. إنه إرهاق جيد. |
Kronik yorgunluk. | Open Subtitles | إرهاق مزمن. |
Benim de stres yapmamı gerektirecek bir şey kalmaz. | Open Subtitles | لن يكون علي إرهاق نفسي. إنها الإجابة التي كنّا نبحث عنها. |
stres altındasın. Seni bir psikiyatriste sevk edeceğim. | Open Subtitles | لديك إرهاق نفسي سأحولك لطبيب نفسي |
Benim neyim var? Bunun stres olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | مهما كان الخطب بي ,لااعتقد انه إرهاق |
İyi olduğumu söylemiştim ve sadece stres demiştim ya. | Open Subtitles | لقد قلت أنني على ما يرام و أن مجرد إرهاق لكنني... |
İşte fazla stres yaşıyor musun? | Open Subtitles | هل هنالك إرهاق إضافي أثناء العمل؟ |
Sanki beni Uçak tutmuş gibi bir his. | Open Subtitles | أحسّ عندي إرهاق سفر. |
Yeni iş, Chloe'yle yaşamanın yarısı kadar stresli değil. | Open Subtitles | العمل ليس بنصف إرهاق العيش مع كلوي |