Öncelikle bir arkadaşımız zorda olduğunda yardım etmek için sıradışı şeyler yapmayı öğrettiler. | Open Subtitles | هم أعلمنا الذي عندما صديق في الحاجةِ، تَتجاوزُ إستثنائيَ الأطوال للمُسَاعَدَة. حينما، مهما. |
Peki, gördüğün sıradışı bir şey falan var mı diye sorabilir miyiz? | Open Subtitles | دعْني... فقطسُؤال هَلْ كَانَ هناك أيّ شئ الذي تَنْشرُ؟ ذلك كَانَ إستثنائيَ أَو... |
Hangi zaman çizgisinde olursan ol, olağanüstü biri olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أَتخيّلُ بأنّك شخصَ إستثنائيَ في أىً كان التسلسل زمني الذى كُنْتَى فيه |
Ben sadece şey demek istiyordum... sen olağanüstü bir erkeksin. | Open Subtitles | أنا فقط أردتُ القَول... أنت رجلَ إستثنائيَ. |
olağanüstü bir adamsın. | Open Subtitles | أنت رجلَ إستثنائيَ. |
Frankie Tahoe, halkın ve Tanrının gözünde beş para etmez biri olabilir fakat olağanüstü bir uyuşturucu satıcısıydı. | Open Subtitles | فرانكي تاهو) رُبَما كَانَ عديم القيمةَ بالنسبة لله والمجتمع لَكنَّه كَانَ تاجرَ مخدّرات إستثنائيَ. |