sonuç olarak, yavrular yumurtadan çıktıktan sonra uzun süre yuvada kalıyor. | Open Subtitles | الأولاد بعد التفقيس يبقون فى مكان الولادة لفترة طويلة . و هذا إستنتاج أكيد |
Çünkü tüm delillere baktıktan sonra... kabul edilecek tek sonuç önceden neler olacağını biliyor olmasıdır. | Open Subtitles | بعد النظر إلى الدليل المنطقيّ الوحيد من الصعب قبول إستنتاج أنه كان قادر على توقّع الذي كان سيحدث له |
Yaralar balta yarasına benziyor ama sonuç çıkarmak için çok erken. | Open Subtitles | جروح متناسقة مع فأس لكن مبكر سحب إي إستنتاج |
diyorlar. Buradan da hemen şu sonuca varıyoruz büyük ikramiyeyi kazanma olasılığı yüzde yüz. | TED | وبذلك تتوصل إلى إستنتاج بأن إحتمالية الفوز بجائزة اليانصيب هي مائة بالمائة. |
Elimde bir şey yok. Yani sonuca bağlayacak hiçbir şey. Sadece konuşmanın hatırına konuşuyorum. | Open Subtitles | ليس لدى أى إستنتاج إننى أتحدث من أجل الحديث فقط |
Sonunda senden hoşlanmadığım sonucuna varabildim. | Open Subtitles | كما تعرف، وصلت أخيرا إلى إستنتاج بأني لا أحبّك |
Buradan ufacik bile olsa ise yarar bir sonuç çikma sansi nedir? | Open Subtitles | كيف يمكن لأيّ من هذا أن يُنتج إستنتاج واحد مفيد؟ |
Buradan ufacık bile olsa işe yarar bir sonuç çıkma şansı nedir? | Open Subtitles | كيف يمكن لأيّ من هذا أن يُنتج إستنتاج واحد مفيد؟ |
Çoğu biyografisinde bu sonuç var ama mektup bunun doğru olmadığını kanıtlıyor. | Open Subtitles | كان ذلك إستنتاج معظم كتاب السير الذاتية، لكن تثبت هذه الرسالة أنّ ذلك لم يكن صحيحاً. |
Vardığı sonuç soylarını devam ettirebilmek için üremesi gereken yetişkinlerin yaklaşık olarak yarısı çocuk doğurma konusunda başarısız olduğundan mevcut nüfusu koruyabilmek için her evli çiftin dört çocuk yapması gerektiğiydi. | Open Subtitles | وصل الى إستنتاج بما أن ما يقارب نصف البالغين يفشلون في إنجاب الأطفال |
Bu mantıklı bir sonuç. Bunun anlamı kızı o öldürmedi. | Open Subtitles | ذلك إستنتاج معقول، مما يعني أنّه لم يقتلها. |
Korkularının temeli var gibi Beth ama bence yine de kesin bir sonuç çıkarmadan önce kocanla konuşmalısın. | Open Subtitles | حسنا يا بيث يبدوا أن مخاوفك ربما تكون حقيقه و لكن مع هذا أظن أنه مازال عليكي التحدث إلى زوجك بهذا الشأن قبل أن تصلي إلى أي إستنتاج نهائي |
Bu, sadece kendini işine adamış bir gökbilimcinin sonuç çıkarabildiği Mars görüntüsünü herkese açmıştı. | Open Subtitles | ووهى التى جلبت صورة المريخ" الى الجميع" الذى كان أكثر ما كرّسه الفلكيين عنه مجرد إستنتاج |
Bu yanlış bir sonuç... | Open Subtitles | .. إنّكِ وصلتِ إلى إستنتاج خاطئ |
Tabii ki kesin sonuç için laboratuara temasa geçmeliyim. | Open Subtitles | سأحتاج طبعاً إلى مختبر لإصدار إستنتاج حاسم أنا آسف يا (بونز). |
Onları izleyerek bir sonuca varmam aptalcaydı. | Open Subtitles | يا لغبائي بأن أتوصل إلى إستنتاج مبني على ملاحظتي لهما |
Ve böylece görüyorsunüz ki, olası olmayan bir sonuca mecbur bırakıldım. | Open Subtitles | وكما ترون، أجد نفسي مجبراً على إستنتاج ،بعيد الإحتمال |
Şiirde cengaver hakan şu sonuca varıyor aşk iktidardan daha doyurucudur. | Open Subtitles | فى إحدي القصائد، توصل القائد العسكري إلى إستنتاج أن الحظو بالحب أكثر رضى من الحظو بالقوة |
Ama sadece 12 saatlik bilgiyle sonuca varırsak nasıl bilim insanları oluruz? | Open Subtitles | أجل، ولكن أي نوع من العلماء سنصبح برسم إستنتاج بعد 12 ساعة فقط من جمع البيانات |
Yapılan işin hassaslığına dayanarak, bunu kim yaptıysa organla uzun vadeli bir planı olduğu sonucuna varabilirim. | Open Subtitles | إستناداً للدقة في العمل، يمكنني فقط إستنتاج أن مهما كان من فعل هذا لديه خطة طويلة المدى للاستفادة من الاعضاء |
Yani orada 24 kız olabileceği sonucuna varıyoruz. | Open Subtitles | يقودنا إلى إستنتاج إن هُناك ربما 24 فتاة في الخارج، |