ويكيبيديا

    "إعاقة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • engel
        
    • engelli
        
    • engellemek
        
    • engelleme
        
    • engellemekten
        
    • engeli
        
    • engellenmesi
        
    • özürü
        
    • durdurmaya
        
    • engellemeye
        
    • engellediğin
        
    • yanıltma
        
    • tıkandığında
        
    Avustralya yasasında kanserin bir engel olarak değerlendirildiğini buldum. TED اكتشفت أنه في القانون الأسترالي، يعتبر السرطان إعاقة.
    Canım büyük bir engel altında çalışmakta olduğunun farkındayım. İşte bu yüzden normal bir insandan daha çok çabalamalısın. Open Subtitles عزيزتي, أدرك أنكِ تعملين تحت تأثير إعاقة صعبة وهو تحديداً ما يحتم عليكِ بذلك جهد أكبر
    Kimse kısa, şişman, zihinsel engelli bir çocuğu evlat edinmek istemez. Open Subtitles لا أحد يريد أن يتبنى طفلاً قصيراً, سميناً, ولديه إعاقة ذهنية.
    Vokal gelişimi engellemek olağanüstü bir müzikal çeşitlilik ortaya koysa da, doğal olarak gelişen seslerin zaten inanılmaz bir çeşitliliği vardır. TED مع أن إعاقة نمو الصوت يمكن أن ينتج مدى موسيقي استئنائي، الأصوات التي تتطور بشكل طبيعي قادرة بالفعل على تنوع مذهل.
    Soygun, adaleti engelleme, kimlik taklidi, tanığa rüşvet. Open Subtitles لديه حالات سرقة, إعاقة عدالة إنتحال شخصية وهمي, رشوة شاهد
    Ve eğer sert takılmak istiyorum dersen seni şu anda federal soruşturmayı engellemekten tutuklamama ne dersin? Open Subtitles إذا تريدين الأسلوب القاسي ماذا لو أعتقلتك بتهمة إعاقة تحقيق فدرالي ؟
    engel çıkmış, Mike. Şahitler varmış. Open Subtitles مايك , لقد تم إعاقة طريقهم , إضافة إلى وجود عدد كبير من الشهود الملاعين هناك
    Delilleri gizlemek, adalete engel olmak. Bunlar ciddi suçlar. Open Subtitles الكتمان على دليل, إعاقة العدالة هذه جرائم خطيرة
    Bir gecede olgun bir adam oluverdi, nadir görünen bir engel. Hala vardır. Open Subtitles كبر و أصبح رجلاً في ليلة إعاقة نادرة، نفس الشئ
    Biliyorsundur, polis soruşturmasına engel olmak ağır suçtur. Open Subtitles تَعْرفُ إعاقة تحقيق شرطةِ هَلْ مخالفة إجرامية؟
    Öncelikle bir mülteci görmüyorsun, öncelikle bir kadın görmüyorsun ve öncelikle engelli birini görmüyorsun. TED لا ترى لاجئًا أولًا و لا ترى امرأة أولًا و لا ترى شخص ذو إعاقة أولًا.
    bir daha zihinsel engelli birini gördüğünüzde onun özürünü değil neler yapabileceğin göreceğinizi umuyorum. TED لذا في المرة القادمة التي تقابل فيها شخصا ذا إعاقة ذهنية، أرجو أن تتمكن من رؤية قدراته.
    Ve tüm bunlar beni heyecanlandırıyor. Çünkü bu engelli bireylerin adaptasyonunda harcanan enerjinin geliştirilebileceği, şekillendirilebileceği, yaratıcılık ve yenilik adına bir güç olarak kullanılabileceği anlamına geliyor. TED وهذا يجعلني متحمسة، لأن هذا يعني أن الجهد الذي نبذله لاستيعاب شخص ما ممن لديهم إعاقة يمكن أن يتشغل ويعاد تشكيله وكيفيته لتصبح طاقة للإبداع والابتكار.
    Sayın Başkan, neler hissettiğinizi biliyorum... ama bahsettiğimiz şey federal yöneticileri engellemek... seçim kanunlarını çiğnemek. Open Subtitles سيّدي الرئيس أعلم كيف تشعر ولكننا نتكلم عن إعاقة عمل المنظمين الفدراليين وخرق قانون الإنتخابات
    Sadece haberi engellemek istiyorsun değil mi? Open Subtitles تحاول وحسب إعاقة صدور المقالة، صحيح ؟
    712 gasp, 849 haraç 246 dolandırıcılık, 87 suikast ve cinayet 527 adaleti engelleme. Open Subtitles 712قضة سلب، 849قضية ابتزاز 246قضية احتيال، 87 قضية تآمر للقتل 527قضية إعاقة عدالة كيف يرد المتهمون؟
    - Ya da ben seni adaleti engellemekten içeri alabilir ve anlatman için seni zorlayabilirim. Open Subtitles أو لعلّي أقبض عليك بتهمة إعاقة العدالة وأجبرك على إخباري
    Bu beyefendinin herhangi bir bacak durumu, bir engeli yok. TED هذا الرجل لا يعاني أي إصابة أو إعاقة في قدميه
    "ceza kurulu gibi, bir suçlunun engellenmesi için, gerekli kararı verebilir." Open Subtitles قد تقود وحدة العمل إلى إعاقة التوصل إلى المجرم . فى التحقيق فى جريمة ما
    Onun bu özürü duyusal algısını ve sürecini zayıflatıyor. Open Subtitles لديه إعاقة تعرقل نظامه الحسي
    Ufak çaplı bir kaza bile trafiği birkaç dakikalığına durdurmaya yeter. Open Subtitles حتى رفارف السيارة يمكنها إعاقة السير لبضع دقائق
    Şahidim olarak şeytana karşı sözünüzde durun, ve kaderimi engellemeye çalışan herkesi parçalamaya söz verin. Open Subtitles الرجُل الصالح براون, أقف أمامكم والشيطان إلى جانبي كشاهدٍ عليَّ وأعدكم بأن أقضي على أي أحد يُحاول إعاقة مصيري
    Vactor ve sen kimsen soruşturmayı engellediğin için tutuklusun. Open Subtitles وأياً من تكونين، أنت رهن الاعتقال بتهمة إعاقة تحقيق فدرالي
    Sally-Ann Spector, mahkemeyi yanıltma suçu şüphesiyle sizi tutukluyorum. Open Subtitles "سالي آن سبيكتور"، نحن نعتقلك بتهمة الاشتباه في إعاقة سير العدالة.
    Böyle bir hastalıkla nefesiniz tıkandığında birkaç saniyede ölürsünüz. Open Subtitles مع هذه المشكلة إذا تمت إعاقة تنفسك ستموت خلال ثوان

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد