Dinle, seni tutuklamak istememden 5 saat sonra kızın kaçırılıyor. | Open Subtitles | إصغي,بعد أقل من خمسة ساعات من إعتقالك أصبحت ابنتك مفقودة |
Sizi adalete engel olmaktan tutuklamak istemem. | Open Subtitles | لا تجبرنا على إعتقالك أيضاً لإعاقة العدالة |
Suçlamalar doğru olsa da olmasa da muhtemelen sizi tutuklarım. | Open Subtitles | ومن المحتمل أن يتم إعتقالك وستلصق بك التهم. |
JP sen... Şikeli yarışmak yüzünden tutuklandın mı? | Open Subtitles | هل تم إعتقالك بسبب التلاعب بنتائج السباقات ؟ |
Muhtemelen tutuklanmana sebep olacak şeyler. | Open Subtitles | أشياء من المحتمل أن تؤدي إلى إعتقالك. |
Ayağın kayıp bir düşsen ve hastaneye gitsen sen daha ne olduğunu bile anlayamadan, tutuklanırsın. | Open Subtitles | خطأ بسيط، ثم مستشفى و قبل أن تفهمي العواقب حتى، سيتم إعتقالك |
Bette, bu ilk tutuklanman mı? | Open Subtitles | ، هل هذا هو إعتقالك الأول؟ |
Şefim seni tutuklamamı istedi, ben de seni eve göndermek için onu ikna ettim. | Open Subtitles | قائدي يريدُ إعتقالك أقنعته بأن يرجعك للبيت |
Senin tutuklanmanın sadece şirketine büyük bir darbe olacağını herkese göstermek istiyordum. | Open Subtitles | أردت أن تُوضّح للجميع أنّ إعتقالك كان مُجرّد مُخالفة سرعة لشركتك الشريفة. |
Tutuklandığın gün bir video çekmişler. | Open Subtitles | لقد صوّروا تسجيلاً ليوم إعتقالك |
İkinci tutuklanmanız, okul bölgesinde uyuşturucu satmak suçundan. | Open Subtitles | إذن إعتقالك الثاني كان بسبب بيعك للمخدرات في ساحة المدرسة |
Şefim seni tutuklamak istiyor ama ben eve göndermeye ikna ettim. | Open Subtitles | قائدي يريدُ إعتقالك أقنعته بأن يرجعك للبيت |
Eğer sessizce gelmezseniz, sizi tutuklamak zorunda kalırım. | Open Subtitles | إذا لم تأتي بهدوء, عندها سأكون مجبراً على إعتقالك بالقوة |
Seni soymak, seni tutuklamak veya sigortayı dolandırmakla suçlamak istemiyor. | Open Subtitles | هي لا تريد سرقتك أو إعتقالك أو إتهامك بالإحتيال في التأمين |
Ya bana yardım edip işbirliği yaparsın yada seni derhal tutuklarım. | Open Subtitles | يمكنك أمّا أن تساعدني، تعاون... أو يمكنني فقط إعتقالك على الفور. |
Bunu yapamazsın. Bir İtalyan ajanının ördürülmesinde şüphelilerden birisin. Seni güvende tutmak için tutuklamam gerekiyorsa tutuklarım. | Open Subtitles | أنتِ مشتبه بها في قتل عميل إيطالي لو كان عليّ إعتقالك لأبقيكِ آمنة سأفعلها |
Diyelim ki "uyuşturucu madde etkisinde araba kullanmaktan" tutuklandın ve polis memuruna saldırdın | Open Subtitles | اذاً نحن نتوهم أنه تم إعتقالك وأنك قمتي بإهانة ضابط الشرطة |
Muhtemelen tutuklanmana sebep olacak şeyler. | Open Subtitles | أشياء من المحتمل أن تؤدي إلى إعتقالك. |
Eğer Pete bunu öğrenirse kovulur ya da tutuklanırsın. | Open Subtitles | إن اكتشف (بيت) هذا، فسوف يقوم بطردكِ أو يتسبب في إعتقالك |
- Çünkü Bob, senin tutuklanman benim çıkarlarımla bağdaşmıyor. | Open Subtitles | لأنه يا (بوب)، إعتقالك ليس من مصلحتي |
Seni tutuklamamı istediler. | Open Subtitles | أرادوا مني إعتقالك |
tutuklanmanın bir parçası olduğumu ve yerini avcılara belli ettiğimi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أني كنت جزءاً من إعتقالك وأننا فى أعلنا أنك هنا فى الأساس للصيادين |
Tutuklandığın gün bir video çekmişler. | Open Subtitles | لقد صوّروا تسجيلاً ليوم إعتقالك |
tutuklanmanız hakkında pek yazılı bir şey yok. | Open Subtitles | لم يكتب الكثير عن إعتقالك |
Bayan Marquez, telefonu kapatın yoksa tutuklanacaksınız. | Open Subtitles | سيدة ماركيز أغلقي الهاتف وإلا سيتم إعتقالك |