Bilinçli kalmayı tercih ederim, böylece baştan çıkarma hamlesini görürüm. | Open Subtitles | أفضل أن أبقى واعيه. هكذا أشاهد مباشرة محاولات إغواء الفتاه. |
Bir sonraki ise 5 yıl sonra, ünlü bir fotoğrafçıyı baştan çıkarırken gelmişti. | Open Subtitles | و التي تليها كانت بعد خمس سنوات عندما قررت إغواء مصور لعروض الأزياء |
Orta yaşlardaki tarih öğretmenini baştan çıkartmış bir kıza benziyor mu? | Open Subtitles | أتبدو لكم كفتاة بإمكانها إغواء مدرسها لمادة التاريخ المتقدم في السن؟ |
Gecenin ilerleyen saatlerinde kahve fıçısına dönen Miranda gece ikide "taciz"e karar verdi. | Open Subtitles | وبآخر تلك الليله, معززه بالقهوه قررت "ميراندا" ان تنفذ إغواء بالساعه الثانيه صباحاً |
Buna benzer bir çözümleme cinsel taciz durumunun olası uygunsuzluğuna ve makul bir inkar şansının mevcut olduğu diğer vakalara da uygulanabilir | TED | وتحليل مماثل، في اعتقادي، يمكن أن ينطبق على الحرج المحتمل لمسألة إغواء جنسي. وفي حالات أًخرى حيث قابلية الإنكار المقبولة ظاهرياً تمثل مصدر قوة. |
Orta yaşlı bir kaybedenin, kendinden çok daha genç başarıya aç yeğenini ayartmaya çalışmasından ibaret basit bir vaka. | Open Subtitles | حالة بسيطة لخاسر متوسط العمر يحاول إغواء إبنة أخية الناجحة الأصغر منه بكثير |
Beyaz sari giyip yağmur altında dans ederek seni baştan mı çıkarayım? | Open Subtitles | لم أكن إغواء لك من قبل في الرقص المطر يرتدي اللى الأبيض؟ |
Bazen gazetelerde, bazı banliyölerde Polonyalı bir işçinin karısını baştan çıkaran bir İtalyan'ın hikayesini okuruz ya hani... | Open Subtitles | عن عامل طرق إيطالي يحاول إغواء زوجة عامل بولندي وانتهى الأمر بتبادل الطعنات لم أكن أصدق حدوث مثل هذه الأشياء. |
Bir pazar günü Catherine Jules'ü baştan çıkarmaya karar verdi. | Open Subtitles | يومًا ما قررت إغواء "جول" بينما كان "جيم" يقرأ بالأسفل |
Çok açık sarı saçlar, erkekleri baştan çıkarmak isteyen kadınların rengidir. | Open Subtitles | يظهر الشعر الأشقر بشدة المرأة كأنها تحاول إغواء الرجل |
Page Forrester sizinle bütün ilişkisini kesti... çünkü kocasını baştan çıkarmaya çalıştığınızı öğrendi, değil mi? | Open Subtitles | أليس صحيحاً أنها قطعت علاقتها بك لأنها علِمتْ أنك تودين إغواء زوجها؟ |
Nasıl baştan çıkardığınızın ayrıntılarını geçelim. | Open Subtitles | أجل .. أعتقد أنك قد تحذف تفاصيل إغواء الفتاة. |
Eğer ikinci seferde reddedilmek yerine Teğmen'i baştan çıkarabilirse... | Open Subtitles | إذا نجحت فى إغواء الضابط بدلاً من رفضها للمرة الثانية |
Sen hariç herkesi baştan çıkarabilmesi çok ilginç. | Open Subtitles | من الغريب أنها إستطاعت إغواء الجميع عداك |
Bu hepimizin içinde öfkeyle devam eden bir savaştır, kendi doğamızın daha iyi melekleri ile içimizdeki baştan çıkarıcı şeytanlar arasında. | Open Subtitles | إنه صراع داخلي فينا كلنا بين ملائكة الطبيعة بنا و إغواء الشياطين الداخلية |
Kendi erkek kardeşini baştan çıkartmanın yanlış olduğunu biliyor olmalısın | Open Subtitles | لذا فيجب أن تعرفي أن إغواء أخيكِ ليس جيداً |
Duygularım patoloji noktasına ulaştı ve patolojik olmadan kimseyi baştan çıkaramıyorum. | Open Subtitles | و لا أستطيع إغواء أي واحد.. بدون علم أمراض. |
Kadınsılık, çekicilik... ve taciz sanatı öğrenilemez. | Open Subtitles | الأنوثه.. سحر... و فن إغواء لا يمكن أن يكون تعليماً. |
Ama genç bir çocuğu taciz etmek suç. | Open Subtitles | لا لكن القانون يمنع محاولة إغواء مراهق |
Burada istemsiz olarak Dedektif Lisbon'u ayartmaya çalıştın ama gerçekte kanını kaynatan masözdü. | Open Subtitles | حسناً، لقد حاولت تلقائياً إغواء العميلة (ليزبن)، ولكن المُدلّكة جعلت دمّك يضخّ فعلاً. |
Çocuklar, Michelle'i ayartmaya karar verdim. | Open Subtitles | إذا تطلب الأمر ذلك (يارفاق، قررت إغواء (ميشيل |