Ya da yağmurdan kaçmak için girdiği müzede bir öğleden sonra tanıştığı... Belki de zaten şehirden tanıdığı biriydi. | Open Subtitles | أو شخص إلتقت به بعد ظهر في متحف عندما دخلت هرباً من العاصفة المطريّة. |
Ninen, onunla tanıştığı gece hayatının aşkını bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني جدّتُكِ أنّها عشقت عُمراً طويلاً في الليلة التي إلتقت به. |
Çünkü onunla tanıştığı sırada gözaltı merkezinde çalışmıyordu. | Open Subtitles | ذلك لأنّها لمْ تكن تعمل بمُنشأة الشباب عندما إلتقت به. |
Bir televizyon programında tanıştığı sanatçının e-mail adresini vermemesine sinirlenip bütün itibarını kaybetti. | Open Subtitles | لكنه خسر كل شيء عندما تغيرت الأوضاع في الخارج بسبب ممثلة إلتقت به في برنامج مباشر و لم تشأ إعطاءه بريدها الإلكتروني الخاص |
Lennox sadece yeni tanıştığı herhangi bir erkekle öpüşüyor. | Open Subtitles | . قد يكون الأمر أن (لينكس) فقط تقبل شاباً إلتقت به |
- Stanford'daki ilk senesinde tanıştığı biri. | Open Subtitles | شاب إلتقت به في السنة الأولى من جامعة (ستانفورد). |
Zabar's kuyruğunda tanıştığı... | Open Subtitles | شخص إلتقت به في صف الشراء بـ(زابار) |