Daedalus dikkatlice orta yolu tuttururken, İcarus uçmanın zevki ile dolup taştı ve beraberinde gelen ilahi güç hissini aştı. | TED | وبينما ظل يطير بحذر في منتصف الطريق إلى وجهته، أخذ إيكاروس نشوة الطيران وغلب عليه الشعور بقوة إلهية تسري إليه. |
Papa Cenapları, bu keşfin, bir ilahi gücün varlığının bilimsel kanıtı olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | قد يثبت علميا وجود قوة إلهية. ويبدأ في رأب الصدع بين العلم والدين. |
Elbette öylesine ilahi güçlere sahip bir eser asla var olamaz. | Open Subtitles | بالطبع مصنوعة إلهية مثلة لا يمكن أن يكون لها وجود فعليّ. |
Muhammed kendisinin tanrısal bir kişilik olmadığını ısrarla söyledi. | Open Subtitles | محمد كان دائما ما يصًر بشدة على أنه لا يتمثل بصورة ربانيه أو إلهية |
Adam sahtekâr ve kendisinin Tanrının kadınlara hediyesi olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | يتصف بالغش و يظن نفسه هبة إلهية للنساء |
Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup, insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle geldiğine inanıyorlardı. | TED | أعتقد الناس أن الإبداع كان روحاً إلهية مصاحبة جاءت إلى البشر من مصدر بعيد وغير معروف، لأسباب بعيدة وغير معروفة. |
Onlar, insanların özgür doğduğunu ve ilahi bir plan olmadan var olduklarını iddia ettiler. | TED | حاولا أنْ يبرهنا أنّ البشر يولدون أحرارًا، وبرزوا إلى الوجود بدون خطة إلهية. |
Bekleyin, ama ilahi nedenlerle geçici iş her olsun düşündüm. | Open Subtitles | إنتظري ، لكنني اعتقدت أنك تحصلين على كل أعمالك لأسباب إلهية |
Evet, ama ben dosyalama ihtiyacım ilahi yardım, gerekmez ve ve masa yönetimi yardım faks. | Open Subtitles | أجل ، لكنني لست بحاجة لمساعدة إلهية أنا بحاجة لملئ و المراسلة و مساعدة مدير مكتب |
Bunlar ilahi sırlardır, hadi git şimdi. | Open Subtitles | تلك هي إرادة الله، تلك أسرار إلهية اذهب الآن |
Bu baş döndürücü geometri ilahi bir geometri de olabilir sizi, beni oluşturan birleşik bir matematik güneşi, yıldızları evrendeki bilinen her şeyi. | Open Subtitles | و قد تكون هذه الهندسة المذهلة هندسة إلهية أيضاً رياضيات موحَّدة .. خلقتكم و خلقتني وخلقت الشمس و النجوم |
Hiçbir şeyim ama ilahi senfonin bozuk bir parçasıyım ben. | Open Subtitles | أنا أنا فقط.. مذكرة كاذبة في سيمفونية إلهية.. |
Sonra kendini rakipsiz bir ilahi ve dünyevi güç içinde buluyorsun. | Open Subtitles | لكن بعدها عثرت على ذاتي لأصير ذو قوة إلهية ودُنْيوِيّة بلا منازع |
Bir zamanlar bunun sana ilahi bir amaç için hediye edildiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | مضى وقت اعتقدتُ به ربما أنها هبة منك لأجل غاية إلهية. |
Aynısı senin başına gelince izlemek çok eğlenceli. İlahi adalet olsa gerek. | Open Subtitles | لذا من الممتع رؤية هذا يحدث لك وكأنها عدالة إلهية |
Yaptığımız işte ilahi takdir yok, var mı? | Open Subtitles | لا يوجد عناية إلهية لما نقوم به، أليس كذلك؟ |
İlahi bir el rehberlik etmiyorsa, birbirimizi bulma olasılığımız nedir ki? | Open Subtitles | ما هي احتمالات أن نجد بعضنا هنا من دون يد إلهية ترشدنا؟ |
Rich Terrile devasa bir simülasyonda yaşadığımızı ve yaratıcımızın tanrısal güçlere sahip süper bir bilgisayar kontrol ediyor olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد (ريتش تيريل) أننا نعيش داخل محاكاة ضخمة من نوع ما و أن خالقنا ربما يستخدم حاسوب خارق ذو قدرات إلهية |
Leşi Tanrının bir lütfu. | Open Subtitles | وتعتبر جثته هبة إلهية |
Daha sonra kuşların boyunlarını sıkıyor ve kutsal bir mesaj bulma amacıyla iç organlarını incelemek için kesip açıyor. | TED | ثم تقوم بكسر رقبتي الحمامتين وتقوم بتشريحهم وفحص أحشائهم بحثاً عن رسائل إلهية |
Damarlarıma girdiği anda sanki Tanrı tüm vücudumu doldurmuş gibiydi. | Open Subtitles | لحظة دخولها لشراييني كانت بمثابة قوة إلهية استحوذت على جسدي |
Luci, onlar çok güçlü. Kutsallığın bir parçası. | Open Subtitles | إنها أجنحة قوية للغاية يا (لوسيفر) ، إنها قطعة إلهية |