Belirli bir amacı var ve ileri doğru hereket ettiğini düşünüyor. | Open Subtitles | يخيّل له أنه يمشي إلى الأمام و أنّ له هدفا واضح |
Kesinlikle. Zamanda ileri gidip başka neler oluyor diye baktım. | Open Subtitles | بالضبط.لقد ذهبت إلى الأمام بالزمن كى أرى ماذا سيحدث أيضا. |
Şu andan itibaren ileri bakacağız. Artık takım olmaya başlıyoruz! | Open Subtitles | سنمضي إلى الأمام بدءاً من الآن سنتحول إلى فريق الآن |
Ben bir görsel sanatçıyım, tarihi ileriye taşımak için devrimsel sanat yapıyorum. | TED | أعمل في مجال الفنون المرئية، وأنتج فناً ثورياً لدفع التاريخ إلى الأمام. |
Genç bir kadınla yaptığım yaklaşık 20 dakikalık sohbetten sonra öne doğru eğildim ve parmağımı bebeğinin eline değdirmeye çalıştım. | TED | قضيت حوالي 20 دقيقة من الحوار مع هذه المرأة الشابة، انحنيت إلى الأمام وحاولت وضع إصبعي في راحة يد طفلتها. |
Tamam bir adım geriye gidin. Tamam ilerleyin. | Open Subtitles | حسناً , عودي للوراءِ قليلاً حسناً إلى الأمام. |
Isıran sinekler ve yeni otlak arayışı göçü durmaksızın Devam ettiriyor. | Open Subtitles | عض الذباب والبحث عن مراع جديدة تَقُودُ الهجرةُ أبداً إلى الأمام. |
Ben herzaman senin dalgalar gibi ileri doğru yürüdüm, bozulmadan. | Open Subtitles | انا اسير دائما إلى الأمام مثل امواجك ، غير ملوث. |
Yukarı kaldıralım ve yana ve ileri uzatalım, sonra yana. | Open Subtitles | ونرفعهم إلى الأعلى وإلى الجانبين. وسنمدّهم إلى الأمام. وإلى الجانبين. |
Birkaç adım ileri gitmiş olabilirim, ama yine de bu korkunç olurdu | Open Subtitles | ربما تقدمت بعد خطوات قليلة إلى الأمام لكن مازال، سيكون فظيع جدا |
Biz bir adım daha ileri gitmek için herkesten daha istekliyiz. | Open Subtitles | إننا على استعداد للذهاب خطوة أخرى إلى الأمام أبعد من الجميع |
Kadınlardır aslında tarihi ileri sürükleyen. | TED | في الواقع المرأة هي التي تدفع التاريخ إلى الأمام. |
Gerçekten insanların içine yer eden şey, gündemi ileri taşıyacak olan güven kabiliyetidir. | TED | وما يدور حقًا في الناس هى تلك القدرة على الثقة وتحريك جدول الأعمال إلى الأمام. |
Orta kısım bir ileri bir geri gider ve "Neydi ne olabilir"e dönüşür. Ne oldu ve ne olabilir? | TED | فوسط العرض يتأرجح إلى الأمام والخلف فينتقل ما بين الوضع الحالي وما ينبغي أن يكون، مابين الكائن والممكن. |
Hayır gerçekten, biz gelecek nesiliz bu dünyayı daha ileriye götürecek olanlarız. | TED | لا فعلاً .. فنحن جيل الغد الذين سوف يحركون العالم إلى الأمام |
Şu anda ileriye sıçramak o kadar da zor değil. | TED | إن أخذ قفزة إلى الأمام ليس بعيد المنال. |
Bu bir golf deyimidir, "yüzey" diye bağırdığında öne geleceğini belirtmiş olursun. | Open Subtitles | إنه مصطلح فى الجولف ، الصدارة هى عندما تكونين مقبلة إلى الأمام |
Dağın tepesinden, ağaçların oradan düz ilerleyin. | Open Subtitles | خلال الأشجار إلى الأمام وصولا إلى قمة الجبل |
Şöyle yapacaksın, dosdoğru bak ve sağlam adımlarla yürümeye Devam et. | Open Subtitles | يحدث هـذا ، أنظري إلى الأمام مبـاشرة واستمري في السيـر بحـزم |
Sosyal çıkar, ileride sosyal yardımlar ile geri ödenebilecek her türlü organizasyonu güçlendirmek için kullanılabilir. | TED | يمكن استخدام الفائدة الاجتماعية لشحن أي حركة حيث يمكن دفع الفوائد إلى الأمام. |
Sağdan düz gidin. Yolculuğa Devam etmek için. | Open Subtitles | اتجه يميناً إلى الأمام تماسكوا حتى يُعادّ نقلكم |
Önüne bak. Önüne bak. | Open Subtitles | أنتِ، أنتِ عيناكِ إلى الأمام، إلى الأمام |
ön tarafa giderseniz bir araç sizi alacak. | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى الأمام المكوك سيقوم بتوصيلك |
Hissettiğim şu ki, ilerlemek için gerekli olan şey insanları risk almaya cesaretlendirmektir. | TED | أشعر أن ما يجب أن يحدث هو الإنتقال إلى الأمام ونحن بحاجة لتشجيع الناس على تحمل المخاطر. |