Silahlarınızı indirirseniz canınız yanmaz. Bugün ilerleyen saatlerde Beyaz Saray'a yerleşeceğim. | Open Subtitles | ألقوا بأسلحتكم ولن يتأذى أحدكم سأنتقل إلى البيت الأبيض لاحقاً اليوم |
Büyükelçim doğruca Beyaz Saray'a gidecek ve ikiniz de işinizden olacaksınız. | Open Subtitles | السفير السعودي سيذهب مباشرة إلى البيت الأبيض. وستفقدوا أنتم الاثنين وظائفكم. |
Önümüzde o büyük Beyaz Saray'a dürüst bir adamı oturtma fırsatı var. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن هذه فرصتنا لنوصل رجلاً شريفاً إلى البيت الأبيض. |
Beyaz Saray'a ve ona bağlı kalırsın hem de hayatın boyunca. | Open Subtitles | سوف تكونين مقيدة إلى البيت الأبيض و هو نفسه لبقية حياتك |
Doğruca Beyaz Saraya gidip yapman gereken neyse onu yapmana ihtiyacım var. | Open Subtitles | تحتاج بأن تذهب مباشرة إلى البيت الأبيض و افعل ما ينبغي عمله |
Kadın oy hakkı savunucuları, temsilcilerine baskı yapmayı sürdürdüler. Gösteriler düzenlediler ve Beyaz Saray'a dilekçe verdiler. | TED | أبقى الناشطون على ضغط مستمر على النواب، وشاركوا في مسيرات مماثلة، وقدموا عرائض إلى البيت الأبيض. |
Eğer bana Beyaz Saray'a davet edildiğimizi söyleseydin, ona göre giyinirdim. | Open Subtitles | حسناً، لو كنت أخبرتنى ، أننا مدعوون إلى البيت الأبيض . كنت سألبس |
Sen de ortalıktaydın. Beyaz Saray'da da bulundun. | Open Subtitles | لديكبعضالخبرة، سبق أن ذهبت إلى البيت الأبيض |
Lawrence Livermore'dan Beyaz Saray'a taşındınız. | Open Subtitles | أنتِ إنتقلتى من لورانس ليفرمور إلى البيت الأبيض |
Durun, Beyaz Saray'a şu anda canlı bağlantı yapıyoruz. | Open Subtitles | إنتظر .. سنذهب الآن ببث مباشر إلى البيت الأبيض |
Beyaz Saray'ın düzenlediği Pazar günkü yemeğe davet et. | Open Subtitles | إلى البيت الأبيض عشاء المراسلين ليلة الأحد |
İfade vermesi için Beyaz Saray'a bağlayacağız. | Open Subtitles | سأحضره إلى البيت الأبيض مباشرة لكي يقوم بإدلاء شهادته |
On sekiz yaşını dolduranların oy kullanma hakkını içeren yasa tasarısı bugün kongreden geçti ve Beyaz Saray'a gönderildi. | Open Subtitles | تعديل دستوري يمنح حق الانتخاب لأبناء الثامنة عشرة يسن من الكونغرس ويتجه إلى البيت الأبيض عصر اليوم |
Bush'un, limuzininden Beyaz Saray'a yapacağı planlanan yürüyüşü gerçekleşemedi. | Open Subtitles | الخطة كانت لجعل بوش يخرج من سيارته الليموزين للسير التقليدى بالطرقات إلى البيت الأبيض.. |
Başkan Ariel Şaron'u Beyaz Saray'da tekrar ağırlamaktan çok mutluyum. | Open Subtitles | يسعدني اليوم أن أرحب برئيس الوزراء وعودة أيريل شارون إلى البيت الأبيض |
Gizli servise, Beyaz Saray'a getirilmenizin ayrıntıları hakkında bilgi vereceğiz. | Open Subtitles | .سنخبر حراستك الخاصة بالتفاصيل لنقلك إلى البيت الأبيض |
Resmi anlatıya göre, 93 sefer sayılı uçak, bir gurup yolcu tarafından etkisiz hale getirildiği ve Shanksville, Pennsylvania'da düştüğü zaman, Beyaz Saray'a doğru yönelmiş durumdaydı. | Open Subtitles | طبقاً للقصة الرسمية الرحلة 93 توجهت إلى البيت الأبيض ثم أستولى عليها مجموعة المسافرين وتحطمت فى شانكسفيل، بينسلفانيا |
"Stiltzkin," efendim. Sizi Beyaz Saray'a götürmemiz lazım. | Open Subtitles | بل الجلد الميت يا سيدي يجب أن نذهب إلى البيت الأبيض |
En azından, Beyaz Saray'a davamızı oluşturana kadar. | Open Subtitles | أن تتجاهله، على الأقل حتى ننهي بناء قضيتنا إلى البيت الأبيض |
Ayrıca, bir an önce Beyaz Saray'a dönmenizi talep ediyorum. | Open Subtitles | أطلب أيضاً أن تعود إلى البيت الأبيض فوراً |
Herkes bir ayyaş olduğumu biliyor ve pembe filler görerek Beyaz Saraya varamayacağımı söylediler bana. | Open Subtitles | يعلم الجميع أنني مدمن على الكحول. ولقد قيل لي انني لا يمكنني الوصول إلى البيت الأبيض. على ظهر فيل وردي. |