Kudüs'e geri dönüp tapınağı yeniden inşa etmelerine izin verilmişti. | TED | تم السماح لهم بالعودة إلى القدس وإعادة بناء المعبد. |
Ama, erken dönem Hristiyanlık hakkında bir film yapmak için Kudüs'e gönderildim. | TED | ولكنني بُعِثْت إلى القدس لتصوير فيلم حول العصور المسيحية الأولى. |
Ve sen buradan Kudüs'e kadar onun her aptallığını destekledin. | Open Subtitles | وأنتِ دعمتِ كل هفواته من هنا إلى القدس وبالعودة |
Ramazan ayı nedeniyle Müslümanlar Kudüs'e hac yolculuğu yapıyorlar. | Open Subtitles | المسلمون يَجْعلونَ حجَّهم إلى القدس لرمضان |
Mısır'dan Kudüs'e kalkan son trendeydi. | Open Subtitles | كانت على القطار الأخير من القاهرة إلى القدس |
Onlarla beraber Kudüs'e gidebilir bütün bunları geride bırakırdın. | Open Subtitles | كانوا سيأخذونك إلى القدس بعيدا عن كل هذا |
Onlarla beraber Kudüs'e gidebilir bütün bunları geride bırakırdın. | Open Subtitles | كانوا سيأخذونك إلى القدس بعيدا عن كل هذا |
Şimdi babanın arzu ettiği gibi, yelkenli ile Kudüs'e gideceksin. | Open Subtitles | ستبحر الاّن إلى القدس كما كانت رغبة أبيك |
Kudüs'e özgürce geri dönmek Musevi inancını pekiştirdi. | Open Subtitles | ،وبعد العودة إلى القدس بحرية تطّور الدين اليهودي كثيرًا |
Kudüs'e gidiyoruz. Yardımcı pilotun ben olacağım. | Open Subtitles | سوف نذهب إلى القدس سوف أكون مساعد الطيار |
Vaftizci'yi ölü istiyorsa, onu Kudüs'e sürüklesin ve çarmıha çivilesin. | Open Subtitles | اذا كان يريد المعمدان القتلى، دعه جره إلى القدس والأظافر له على الصليب. |
Çok geçmeden de tek amacı hepimize kafa tutmak olan her çatlağı ve ihtilalciyi Kudüs'e çekecekler. | Open Subtitles | قريبا، فإنه سيتم رسم كل معتوه والثورية إلى القدس مع الهدف الوحيد في تحدي لنا جميعا. |
Kudüs'e gitmeden önce onu garnizonun dışında bırakacağız. | Open Subtitles | نحن سَنُفرغُه خارج الحاميةِ قَبْلَ أَنْ نَتوجّهُ إلى القدس. |
Bu yaz Kudüs'e gitmeyi planlıyordum. | Open Subtitles | أستطيع الحصول على عُطلة ، لقد خططت للذهاب في عطلة إلى القدس ذلك الصيف |
Hikaye, Avrupa'ya yayıldığı zaman Moğol topluluğunun yerini büyük bir Hristiyan ordusu almıştı ve Kudüs'e gitme konusunda Haçlılarla aynı amacı paylaşan bir kralın orduyu yönettiği söyleniyordu. | TED | وفي الوقت الذي وصلت فيه القصّة إلى أوروبا، كان قد تمّ تبديل الحشد المغولي بجيشٍ مسيحيٍّ عظيم، يرأسه ملكٌ شارك الصليبيين رؤيتهم بالسير إلى القدس. |
1948'de trenle Kudüs'e mi gitti? | Open Subtitles | أذهبت إلى القدس في 1948، بالقطار؟ |
Burası, bizim Kudüs'e giriş kapımız olacak! | Open Subtitles | وهذه ستكون هى مدخلنا إلى القدس |
Rashid görmüş. Burası, bizim Kudüs'e giriş kapımız olacak! | Open Subtitles | وهذه ستكون هى مدخلنا إلى القدس |
Tel Aviv'den Kudüs'e tüm sehirlerin ana ikmal yollarini kestiler. | Open Subtitles | "قطعوا طريق الإمدّاد اليهودي الرئيسي من "تل أبيب إلى "القدس" ، المدينة ألتى أرادوها جميعاً |
Subat 1948'de Tel Aviv'den Kudüs'e giden kafilelere yapilan saldirilar yogunlasti. | Open Subtitles | من فبراير 1948 إشتدّت الهجمات "على القوافل من "تل أبيب" إلى "القدس |