Bu dava mahkemeye çıkana kadar, büzülmüş bir kafaya dönüşecek. | Open Subtitles | ببلوغ هذه القضية إلى المحاكمة لن يعدو أكثر من مجرد رأس صغير. |
Bu dava mahkemeye çıkana kadar, büzülmüş bir kafaya dönüşecek. | Open Subtitles | ببلوغ هذه القضية إلى المحاكمة لن يعدو أكثر من مجرد رأس صغير. |
Bu benim ölüm fermanım olur. mahkemeye kadar bile hayatta kalamam. | Open Subtitles | لا ، هذا حكم إعدام أنا لن أقدمه إلى المحاكمة |
Bu benim ölüm fermanım olur. mahkemeye kadar bile hayatta kalamam. | Open Subtitles | لا ، هذا حكم إعدام أنا لن أقدمه إلى المحاكمة |
Karşı tarafın neden duruşmaya çıktığını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | في الواقع,لا أعرف حتى لماذا ذهب المدعي إلى المحاكمة |
Tanık ölünce, duruşmaya gitmemize bile gerek kalmadı. | Open Subtitles | ومحظوظ لم يكن علينا أن نذهب إلى المحاكمة مع وفاة تلك الشاهدة |
Çoğu insan biri bir şeyle suçlandığında onu yakalayıp hemen mahkemeye çıkardıklarını sanır. | Open Subtitles | يظن معظم الناس أن المتهمين بجرائم يتم جرّهم إلى المحاكمة ولكن الأمر ليس هكذا. |
Bu dava henüz mahkemeye gitmemeli. | Open Subtitles | لا يفترض بهذه القضية أن تصل إلى المحاكمة التجريبية بعد |
Sonunda mahkemeye gidersek, size sakatlığınıza karşı neden başka... alternatifler aramadığınızı soracaklardır. | Open Subtitles | إذا ما ذهبنا أخيراً إلى المحاكمة سيسألونك، لماذا لا تبحث عن بدائل لإعاقتك لماذا ترفض الكرسي المتحرك؟ |
Bu kaltak, her taşak sahibi olanı mahkemeye çıkarmak istiyor. | Open Subtitles | هذا صحيح تلك السافلة تريد أن تأخذ كل رجل في هذه الغرفة إلى المحاكمة |
Bilirsin taşınmak zorunda olmayacaksın, tüm bunlardan kurtulursun mahkemeye gidersin. | Open Subtitles | ألا يكون عليك الترحال والتنقل باستمرار الذهاب إلى المحاكمة |
Herkes meşgul. Olay mahkemeye gitmeyecek. | Open Subtitles | الجميع مشغول إسمع، إنها لن تصل إلى المحاكمة |
Dava, ilk uygun tarihte mahkemeye çıkacaktır. | Open Subtitles | القضية ستنتقل إلى المحاكمة في أقرب تاريخ ممكن |
Dört tane birinci derece cinayet davasıyla mahkemeye gitmek üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك الذهاب إلى المحاكمة لـأربع حالات القتل من الدرجة الأولى |
Gördüğün gibi Harvey'in inandığının tersine mahkemeye gitmek iyidir özellikle de karşı taraf bunu kaldıramayacaksa. | Open Subtitles | أترى على عكس ما يؤمن به هارفي الذهاب إلى المحاكمة شي جيد خصوصا إذا كان الطرف الآخرى لا يتحمله |
Hayır, anladığım şey, bunu mahkemeye götürürsen bize daha fazla paraya mal olacağı. | Open Subtitles | لا، ما أَعْرفُه أنه إذا أخُذْت هذا إلى المحاكمة سَيُكلّفُنا كُلّنا أكثر بكثيرِ مِنْ المالِ |
Openshaw'ı mahkemeye çıkarmak için az uğraşmadım. | Open Subtitles | كانت حملتي معتمدة على إحضار أوبنشو إلى المحاكمة |
Belki bir yıl, belki daha fazla dava mahkemeye gitmeden önce. | Open Subtitles | ربّما سيأخذ عاماَ , ربّما أكثر من عام قبل أن تحوّل القضيّة إلى المحاكمة |
Bu adamın duruşmaya çıkacağını söylüyorsun, | Open Subtitles | وتقول أن هذا الرجل في طريقه إلى المحاكمة |
Bir de şu açıdan bak, en azından önümüzdeki iki yıl duruşmaya gelmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | إنظر إلى الجاني المشرق على الأقل لن نعود إلى المحاكمة لمدة سنتين |