Bu yüzden de diğer insanlar bilardo oynayıp etrafta takılırlarken ben boş zamanlarımı bir sandalyeye bağlı ve kafamda çöp tenekesiyle geçiriyorum. | Open Subtitles | ما يعني أنه, بينما يلعب الأشخاص الأخرين البلياردو و يمضون الوقت00 كنت أقضي أوقات فراغي مقيدا إلى كرسي وعلى رأسي سلة قمامة0 |
Bu kadın Tracy Strauss ve sen onu bir sandalyeye mi zincirledin? | Open Subtitles | و أنت قيدتها إلى كرسي لهذا نحتاج إلى دعم أفضل |
O zaman, yeni bir sandalyeye ya da bir ofis idarecisinin halledebileceği bir şeye ihtiyacın olursa söyle. | Open Subtitles | إذن أعلمني إذا احتجت إلى كرسي جديد أو أي شئ تستطيع المسؤولة عن المكتب عمله لك |
Adam yavaş yürüyordu. Tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. | Open Subtitles | لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود. |
"Sevgili Kızıma bu kasetleri izle ki, eğer anneni elektrikli bye-bye sandalyesine gönderirlerse beni tanımış olursun." | Open Subtitles | إلى إبنتي الصغيرة شاهدي هذه الأشرطة كي تعرفي دائماً من هي أمك في حالة إن هم أرسلوني إلى "كرسي الوداع الكهربائي" |
Mümkünse yaslanılabilen, süet bir koltuk olsun. | Open Subtitles | ربما تستطيع توجيهنا إلى كرسي من جلد الضباء، وكامل الميزات، وبه خاصية الاستلقاء |
Seni, yere çakılmış bir sandalyeye sıkıca bağlar milim bile hareket edemediğinden emin olurlardı. | Open Subtitles | كانوا يربطونك بشريط لاصق إلى كرسي مثبت في الأرض يديرون الشريط عليك مرتين ليتأكدوا من أنك لن .. تبرح قيد أنملة |
Bileklerimi birbirine kenetleyebilirsin beni çıplak olarak bir sandalyeye bağlarsın ağzımdan istediğin sözü alır, istediğin her şeyi yaparsın. | Open Subtitles | يمكنك ربط معصميّ تقيدني عارية إلى كرسي تضع الكلمات في فمي.. |
Bir an için, orada boş bir sandalyeye konuştuğunu zannettim, yani... | Open Subtitles | في لحظة إعتقدتك تتحدث إلى كرسي فارغ, لذا... |
Hiçbir şey yapamazsın çünkü ufacıksın, bir sandalyeye bağlısın ve kimse nerede olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | لأنّك صغير و أنتَ مقيّد إلى... كرسي, و لا أحد يعلم أين أنت. |
bir sandalyeye hapsolmuş şekilde gökyüzünde uçmak mı? | Open Subtitles | بينما قيد إلى كرسي تتحرك في السماء، |
Bırak madalyayı boş bir sandalyeye takdim etsinler. | Open Subtitles | دعهم يقدمون الميدالية إلى كرسي فارغ |
Bırak madalyayı boş bir sandalyeye takdim etsinler. | Open Subtitles | دعهم يقدمون الميدالية إلى كرسي فارغ |
bir sandalyeye bağlanmış olabilirdim, kulaklarım kesiliyor da olabilirdi. | Open Subtitles | قد تقيدني إلى كرسي وتقطع أذني |
Sağlam bir sandalyeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى كرسي صلب |
Seni bir masaj sandalyesine oturtalım, Carol. | Open Subtitles | أجـل، دعينا نأخذكِ إلى كرسي مسّاج يا (كارول) |
- Chuck, Meghan'ın sandalyesine geç. | Open Subtitles | -تشاك), انتقل إلى كرسي (ميغان) ) |
Büyüklerin masasında bir koltuk istedin biz de bunu sağladık. | Open Subtitles | أنتِ بحاجة إلى كرسي على طاولة الكبار وسنفعل على تحقيق هذا المطلب |
Bir krala, oturacak bir koltuk gerekmez. | Open Subtitles | {\pos(192,235)} الملك لا يحتاج إلى كرسي كي يجلس عليهِ |