Söylemek istediğim şey, gerçekçi bir sonuç elde etmek için takip edilmesi gereken üç basit kural var. | TED | أود أن أقول أن هناك ثلاث قواعد بسيطة للوصول إلى نتيجة واقعية |
Ve şu anlayışa varırız sonuç olarak, tüm bu eşyalara karşı bakış açımız değiştikçe, insanlarla olan ilişkilerimiz de değişiyor. | TED | وقد خلصنا إلى نتيجة مهمة, حيث أن كما علاقات الناس بالأشياء التي في حياتها تتغير, كذلك العلاقات بين الناس. |
Genellikle mükemmel arabanın hangisi olduğu konusunda iyi bir sonuca varırlardı. | TED | وفي النهاية يصلون إلى نتيجة جيدة في العادة عن السيارة المثالية لهم |
Nihayet tek bir sonuca ulaştım. | Open Subtitles | وأخيرًا، استطعتُ التوصل إلى نتيجة واحدة وحسب. |
Baylar, ben şu sonuca vardım: | Open Subtitles | أيها السادة ، لقد توصلت إلى نتيجة ألا و هى |
Biraz düşündükten sonra bu üniversitenin, programım için uygun personellere sahip olmadığı sonucuna vardım. | Open Subtitles | بعد الأخذ بعين بعض الاعتبارات... توصلت إلى نتيجة أنّ هذه الجامعة ببساطة لا تمتلك الأفراد الملائمين |
İyi çocuk, nihayet bir yerlere varıyoruz. | Open Subtitles | ولدمطيع، وأخيراً وصلنا إلى نتيجة |
Biliyorum. Ama sonuç çıkar çıkmaz beni arar mısın? Çocuğun kaçırılmasının üstünden sekiz saate yakın zaman geçti. | Open Subtitles | أعلم هذا لكن هلا تتصل بي فوراً إذا وصلت إلى نتيجة نحن نصل إلى الثماني ساعات منذ أختطاف الطفل |
Bir kadını kaçırdı ve para istiyor. Olumlu bir sonuç almak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. | Open Subtitles | قام بإختطاف إمرأة، يُطالب بأموال سنستمر قدُماً إلى نتيجة إيجابية |
O zaman işaretlemiştim, ve nihayet bir sonuç var. | Open Subtitles | ومن ثم أجريت إختباراً على الأمر مُجدداً وتوصلت أخيراً إلى نتيجة |
Böylece yüzlerce çocukla birlikte çalıştıktan sonra vardığım sonuç şu oldu: bu nesil, dijital çağda bit'lerle yetişmiş ilk nesil. | TED | لذا بدأت أعمل مع بضع مئات من الأطفال، و توصلت إلى نتيجة تُظهر أن هذا الجيل هو أول جيل يبلغ سن الرشد في العصر الرقمي، أول جيل يكون محاطاً بالوسائل الرقمية منذ الولادة. |
Önce ortak görüşler belirledik, sonra mimari uygulamaya geçebildik ve ulaştığımız sonuç hiçbirimizin, gerçekten hiçbirimizin aslen ya da tek tek yaratabileceği bir şey değildi. | TED | واتخذنا مواقف منها, ومن خلال هذه المواقف, بدأنا بخلق مظاهر معمارية, ووصلنا إلى نتيجة لم يكن أحد منّا, أيّ أحد منّا, ليفكّر بها لا مبدئيّاً, ولابشكل فرديّ. |
Ben yasal hukukta 40 yıllık deneyimim ışığında şunu düşündüm ve olumlu sonuç almak için yasal ve dürüst bir iş yapmanın hiçbir yolu olmadığını gördüm. | Open Subtitles | لقد فكرت أكثر بالموضوع في ضوء 40 عاما من الخبرة في الفقه القانوني ولقد وصلت إلى نتيجة إيجابية ليس هناك أية طريقة للقيام بذلك قانونيا وبشكل صادق |
Makine hakkında elde ettiğimiz her bilgi bizi tek bir sonuca götürüyor. | Open Subtitles | كل البيانات التي لدينا عن الآلة تشير إلى نتيجة واحدة.. |
Davranışlarının eğer sen araya girmeseydin tersi için seni sorumlu tutacağı bir sonuca sebebiyet vereceğini anlamayı reddederek seni küçümsedi. | Open Subtitles | الازدراء لرفض الاعتراف بأن أفعاله ولو لم تتدخل كانت لتؤدي إلى نتيجة كان ليحملك مسؤولية قلبها |
bir sonuca ulaşmak üzere olduğumuzu falan da söyleme. | Open Subtitles | لا تخبرني أننا سنصل في بحثنا إلى نتيجة |
Adrian, Fransız çift hakkındaki teorilerini dinledikten sonra, bir fikre vardım. | Open Subtitles | أدريان، أنا أَعتقدُ إنتهى نظريتكَ حول الزوجِ الفرنسيِ، وأنا تَوصّلتُ إلى نتيجة. |
Sloganla ilgili bir sonuca vardım. | Open Subtitles | وقد وصلت إلى نتيجة بخصوص الشِعار. |
Smallville'de meydana gelen her kötü olayın ardında meteorlardan etkilenen birileri olduğu sonucuna varıyordun. | Open Subtitles | أنك تتسرعين إلى نتيجة أن مسخ نيزك قاتل كان وراء كل شيء سيئ (يحدث في (سمولفيل |
Ve istemediğim sonucuna ulaştım. | Open Subtitles | rlm; وتوصلت إلى نتيجة أنني لا أريد ذلك. |
En azından bir yerlere varmaya başladık. | Open Subtitles | على الأقلّ بدأنا نصل إلى نتيجة |
Tamam. Şimdi bir yerlere varıyoruz. | Open Subtitles | بدأنا نصل إلى نتيجة |