Bu arada eşin çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | بالمناسبة زوجتك إمرأة محظوظة جدا جدا |
şanslı bir kadın. | Open Subtitles | يا لها من إمرأة محظوظة |
Sen sadece inanılmaz şanslı bir kadınsın. | Open Subtitles | انت إمرأة محظوظة |
şanslı bir kadınsın. | Open Subtitles | . أنتِ إمرأة محظوظة |
Çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | أنا إمرأة محظوظة جدا |
Çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | أنا إمرأة محظوظة للغاية |
O kadın şanslıydı. | Open Subtitles | هذه المرأة كانت إمرأة محظوظة. |
Yok be. Dünyadaki en şanslı kadın o. | Open Subtitles | كلا , إنها أكثر إمرأة محظوظة على الأرض |
Karın çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | إن زوجتك إمرأة محظوظة جدا |
Geçen gün Clarice'e senin gibilerin kapıldığını çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyordum. | Open Subtitles | كنت أخبر (كلاريس) في أحد الأيام حول لو كان جميع الرجال مثلك... قد تم حجزهم... وبأنها إمرأة محظوظة جداً |
Constance çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | "كونستنس" إمرأة محظوظة. |
Sen Natalie olmalısın. Çok şanslı bir kadınsın. | Open Subtitles | (لابد أنكِ، (ناتالي أنتِ إمرأة محظوظة |
Çok şanslı bir kadınsın, Donna. | Open Subtitles | (أنت إمرأة محظوظة (دونا |
Evet, çok şanslı bir kadınım. | Open Subtitles | نعم، أَنا a إمرأة محظوظة. |
Casey senin gibi birisine sahip olduğu için çok şanslıydı. | Open Subtitles | (كيسي) كانت إمرأة محظوظة جدا لإمتلاكها شخص مثلك |
Seni şanslı kadın. Şimdi gel buraya, tatlım. | Open Subtitles | أنتي إمرأة محظوظة الآن .. |