Bu yüzden eşyaya takılabilen küçük bir cihaz geliştirmelisiniz ve bu cihaz eşyaları buluta bağlayıp potansiyelini kilitleyip yeni bir işlev ekleyebilmeli. | TED | لذلك علينا تطوير جهاز صغير يمكن توصيله بكل الأشياء ليجعلها متصلة بالسحابة لزيادة إمكانياتها وإضافة وظائف جديدة. |
İnterneti yeni kullanmaya başladım, potansiyelini yeni görmeye başladım. | Open Subtitles | تعلَم، لقد بدأتُ باستعمال الانترنت بدأتُ أرى إمكانياتها حقاً |
Puma'dan satın almıştım ama şu ana dek gerçek potansiyelini görememiştim. | Open Subtitles | لقد اشتريتها من بوما لكنني لم أرى مطلقا إمكانياتها حتى هاته اللحظة، هنا |
Ne yapabileceğini gördünüz. Daha potansiyeline ulaşmadı bile. | Open Subtitles | لقد رأيت ماهي قدرتها هي حتى لم تصل إلى إمكانياتها |
Yeteneğin tam potansiyeline ulaşamamasıyla ilgili. | Open Subtitles | إنها الكفاءة ، لا تصل إلى كامل إمكانياتها |
Yani pratikte diyorum bir insan, evli bir insan olarak tam kapasitesini karşılayan hayatı sürmediğinden endişeli bir kadınım. | Open Subtitles | ما أقوله هو عملياً، بكوني شخص متزوج امرأة قلقة بأنها لا تعيش إمكانياتها الكاملة |
Puma'dan satın almıştım ama şu ana dek gerçek potansiyelini görememiştim. | Open Subtitles | لقد اشتريتها من بوما لكنني لم أرى مطلقا إمكانياتها حتى هاته اللحظة، هنا |
Ona tüm potansiyelini anlaması için yardım ediyorum. | Open Subtitles | أنا أساعدها لتدرك إمكانياتها الكاملة |
Bizim demokrasilerimizin kuyusunu; artan eşitsizlik, güç ve zenginliğin giderek bir elde toplanması, lobiler, yozlaşma ve piyasaların hızı kazdı. Yahut, bazen beklemede olan felaket korkusu demokrasilerimizi zayıflattı. Tabi aynı zamanda hayal kurup çözüm üretme potansiyelini yani sizin potansiyelinizi kullanma kapasitemizi de zayıflattı. | TED | ديمقراطيتنا يتم الحد من إمكانياتها بسبب التفاوت المتزايد و التمركز المتزايد للسلطة و الثروة عوامل مثل ممارسة الضغوط ، الفساد ، سرعة السوق أو اننا أحياناً ببساطة نخاف الكارثة وشيكة الوقوع التي أعاقت ديمقراطيتنا و حدّت من قدرتنا على تخيل و إستخدام قدراتنا على إيجاد الحلول |
Hesabını yaptım ve Jenna'nın maaşı ile kazanma potansiyelini göz önüne alırsak değerini 800,000 dolar olarak hesapladım. | Open Subtitles | قمتُ بالحساب، و نظرتُ إلى حسابِ ،جينا) و راتبها و إمكانياتها الماديّـة) وجدتُ أنّها تسـاوي 800 ألف دولار |
June'un tam potansiyeline ulaşması için sadece biraz yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | جـــون بحاجة فقط إلى القليل من المساعدة لتنمية إمكانياتها الكاملة |
Yani pratikte diyorum bir insan, evli bir insan olarak tam kapasitesini karşılayan hayatı sürmediğinden endişeli bir kadınım. | Open Subtitles | ما أقوله هو عملياً، بكوني شخص متزوج امرأة قلقة بأنها لا تعيش إمكانياتها الكاملة |