Böyle bir ihtimal yok demiyorum, elbet olacak sadece önce durumu kontrol altına almalıyım. | Open Subtitles | لم أقل أنّها ليست إمكانيّة... بطبيعة الحال. إنّي بحاجة لأخذ الأرض أولاً ، كما تعرف؟ |
Bir kere havalandırmada emeklemeye başlayınca, bir ihtimal... | Open Subtitles | -لا يهمّ . عندما نزحف في فتحة التدفئة، هناك إمكانيّة... |
Önemli değil. Portatif makasın işe yaramama ihtimali var. | Open Subtitles | لا يهمّ، فهناك إمكانيّة كبيرة بألّا تُجدي آلة الإخراج نفعاً |
En kötü günlerde bile bir neşe ihtimali var, | Open Subtitles | حتى في أسوأ الأيّام، هناك إمكانيّة للمرح. |
Kayzer gittikçe gölge bir krala dönüşüyordu ve insanlar açık açık tahttan çekilmesinin arzu ettikleri bir olasılık olduğundan bahsediyorlardı. | Open Subtitles | وتحدث الناس علانيّة عن زيادة رغبتهم فى إمكانيّة تنازله |
Dün gece dışarıda koşanın İskandinav bir kadın atlet olma olasılığı dışındaki diğer olasılıklar nedir? | Open Subtitles | وبإستبعاد إمكانيّة أن تكون تلك المرآة الاسكندنافية الاولمبية هى التى كانت تجري خارج بيتنا اللّيلة الماضية |
Yani beyler, savaşı bu gece bitirme ihtimalini konuşalım. | Open Subtitles | لذا أيّها السّادة، فلنناقش إمكانيّة إنهاء الحرب الليلة |
Tekrarlanmış psikoloji testleri, hedefinizi birine söylemenizin onun gerçekleşme olasılığını azalttığını ispatladı. | TED | أثبتت التّجارب السّيكولوجيّة المتكرّرة أنّ إخبار أحد ما بهدفك يُقلّل من إمكانيّة تحقيقه. |
Chris cinayetleri üstlenecek, şartlı tahliyesiz müebbet yiyecek. | Open Subtitles | .كريس) يعترف بجرائم القتل كلّها) مؤبّد بدون إمكانيّة للتسريح |
Şeytanı reddetmenin bir faydası yok. Artık başka birinin sorunu. | Open Subtitles | لا، لا إمكانيّة لهزيمة الشرّير و قد أصبح مشكلةً لشخص آخر الآن |
Bir ihtimal var mı? | Open Subtitles | أهناك أيّ إمكانيّة... |
Ama Rudolf, şöyle bir ihtimal yok mu... | Open Subtitles | أجل، لكن (رودولف) هل هناك أيّ إمكانيّة... ؟ |
Tehditin kendi güvenliğinden gelme ihtimali de var. | Open Subtitles | كما خطر لي إمكانيّة أن يكون التهديد من فريق حمايته. |
Bilgisayar mesajının izini sürmeye çalıştık ama asimetrik bir algoritmayla gönderilmiş böylece sinyalin dünya çapındaki binlerce farklı sunucudan gelme ihtimali oluşuyor. | Open Subtitles | حاولنا تعقّب رسالة الكمبيوتر لكن... تمّ إرسالها بخوارزميّة أمنيّة لا متماثلة... مع إمكانيّة للبثّ في كافّة أنحاء الكرة الأرضيّة عبر آلاف الخوادم المختلفة |
En kötü günlerde bile, mutlu olmak gibi bir olasılık var. | Open Subtitles | أنّه حتى في أسوأ الأيام، هناك إمكانيّة للفرح. |
- Bir olasılık olduğunu inkar edemezsin. | Open Subtitles | -كلاّ . -لا يُمكنكِ أن تنكري أنّ هناك إمكانيّة ... |
Maddeyi enerjiye dönüştürme olasılığı kuşların çok az olduğunu bir yerde onlara karanlıkta ateş etmeye benzer. | Open Subtitles | إمكانيّة تحويل المادّة لطاقة مماثل لإرداء طيور في الظلام في بلاد قلّما تجد بها طيوراً. |
Belki ölüm olasılığı bunu açığa çıkarır. ölüm hepimizi açığa çıkarır. | Open Subtitles | ولعلّ إمكانيّة الموت تفتحه فالموت يفتحنا جميعاً |
İşin aslı gezegenimin, aradığımız gezegen olmadığı ihtimalini hiç aklıma getirmemiştim. | Open Subtitles | الحقيقة أنّي لمْ آخذ بعين الاعتبار إمكانيّة ألّا يكون كوكبي هو المنشود |
Zaman herzaman benden yana, ölme olasılığını elde etmiş olabilirim... fakat bu ülkede ölüm cezası yok. | Open Subtitles | الوقت هو دائمًا حليفي. لقد حصلت الآن على إمكانيّة الموت لكن، لا يُوجد حُكم إعدام في هذه البلاد. |