İçerisinde çok büyük bir kıvrımı olan aynı nehir. | Open Subtitles | إنه نفس النهر ولكن به إنحناء كبير |
Kuyruğun kıvrımı ona taşıma gücünü veriyor. | Open Subtitles | إنحناء الجناح هو مايعطيه الدفعة |
Eğil... ve şaklat. | Open Subtitles | إنحناء... و فردّه! حسنا... |
Eğil... ve şaklat. | Open Subtitles | إنحناء... وفردّه! عملجيد |
Duvardaki kavis, sensörlerin hareketi algılamasını zorlaştırıyor. | Open Subtitles | إنحناء في الجدار يجعل من الصعب على أجهزة الإستشعار إلتقاط الحركة |
-Hayır, ama kavis de görmüyorum. Tümör yok. | Open Subtitles | -لا، لكنني لا أرى إنحناء أيضاً |
Çoğu insan, kafalarına bir darbe veya boyunlarında bir bükülme olana kadar farkına bile varmaz. | Open Subtitles | أكثر الناسِ لا حتى أدركْ هم لَهُم هو حتى واجهوا نوع من صدمة أَو إنحناء رقبةِ نشيطِ. |
Girintilerin bükülme şekline bakılırsa cismin silindirik bir şekli olmalı. | Open Subtitles | بناءاً على إنحناء التسننات، فلابد أنّ السلاح ذو شكل أسطواني... |
Diş aralıklarını, diş kavislerini ve kalınlığını ölçüyor. | Open Subtitles | يقيس المساحات بين الأسنان إنحناء الأسنان, السُمك |
"C" harfinin kıvrımı diğer tarafa olacak. | Open Subtitles | إنحناء حرف الـ"ج" يشير للناحية الأخري |
Eğil... ve şaklat. | Open Subtitles | إنحناء وفردّه ! |
Eğil. | Open Subtitles | ! إنحناء. |
Kozmonot içerideyken böyle bir portal penceresi varmış dışarı bakıyormuş ve Dünya'nın kavislerini görüyormuş hem de ilk defa. | Open Subtitles | لذا كان رائد الفضاء هناك، وكانت لديه تلك النافذة، ونظر خارجها, فرأى إنحناء الأرض.. |