Damar tıkanıklığı olabilir, restorana asteroit düşebilir. | Open Subtitles | إنسداد وبعدها إنفجار دموى أو كويكب يصطدم بالمطعم |
Hepatik damarında tıkanma tespit ettik karaciğere giden kan akımını kısıtlıyordu. | Open Subtitles | وجدنا إنسداد في وريدها الكبدي يقيد تدفق الدم إلى وريدها الكبدي |
Sağ ve sol pulmoner arteri tıkayan emboli. | Open Subtitles | انسداد أوعية دموية مما أدى إلى إنسداد الشريان الرئوي الرئيسي الأيمن و الأيسر |
Kan zehirlenmesi, yağ embolisi, kalp yetmezliği, daralma... | Open Subtitles | تسمم دم، إنصمام دهني، فشل كلوي، إنسداد في الشرايين |
Burada her zaman tıkanmış borular için çağrı alırım ben. | Open Subtitles | تردني مكالمات طوال الوقت من هنا لقك إنسداد الأنابيب هنا. |
tıkanıklık ya da sızıntı. | Open Subtitles | عليكم الإختيار بين ما تبقي إنسداد أم تسريب؟ |
Midesini tıkayan şeyi çıkarabildik. Kullanılmış bebek beziymiş. | Open Subtitles | لقد تمكنا من مسح إنسداد المعدة لقد كانت حفاظة مستعملة |
38 yaşında kadın, sağ akciğerde pulmoner embolizm var. | Open Subtitles | امرأة في 38 من العمر إنسداد رئوي في الرئة اليمنى |
Ameliyat sonrası pulmoner embolizma oluştu. | Open Subtitles | عانى من جلطة ناتجة عن إنسداد في الشريان الرئوي قبل العملية |
Hava embolizması bana pek de bir uyuşturucu mafyasını çağrıştırmıyor. | Open Subtitles | إنسداد رئوي ليس بالضبط من صفات تجّار المخدّرات |
Kanama sindirim sistemindeki bir tıkanıklığa bağlı olabilir. | Open Subtitles | النزيف قد يكون بسبب إنسداد معوي |
Başka bir pıhtı atması ya da damar tıkanıklığı yaşayabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أنه سيتعرض لجلطة آخرى أو إنسداد في الوعاء الدموي |
Bağırsak tıkanıklığı geçti sanıyordum. | Open Subtitles | اللعنة , لقد ظننتُ أن إنسداد أمعاءها قد إنتهى |
Sandy'nin pulmoner tıkanıklığı var. | Open Subtitles | يالهى , ساندى لديها إنسداد رئوى |
Hepatik damarda tıkanma kan öksürme solunum güçlüğü ve Raynaud fenomeni. | Open Subtitles | إنسداد في الوريد الكبدي سعال الدم مشكلة التنفس |
Alt PLA atardamarınızda yüzde seksen üç tıkanma bulundu. | Open Subtitles | هُناك 83 بالمئة إنسداد في الشريان الخلفي الجانبي الهابط للقلب. |
Muhtemelen önemsiz bir enfeksiyon. tıkanma var gibi görünüyor. | Open Subtitles | ربما إصابة طفيفة يبدو ان هناك إنسداد |
Yeni bir emboli, kalp krizi ya da sinir felcine yol açabilir. | Open Subtitles | إنسداد آخر سيسبب نوبة قلبية أو سكتة دماغية |
Akciğer embolisi olabilir. Onu acilen Lakeshore'a götürmeliyiz. | Open Subtitles | قد يكون إنسداد رئوي وعلي أخذها فوراً |
Sonunda yemek borusu tamamen tıkanmış. | Open Subtitles | إنسداد كامل في المريء لقد غرقت في دماءها |
Bir boya enjekte edip tıkanıklık olup olmadığına bakacaklar. | Open Subtitles | أي أنهم سيحقنون صبغة ليتاكدوا من عدم وجود إنسداد |
Semptomlarınız sizde pulmoner embolizm olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إن الأعراض تشير إلى إنسداد ريئوي |
- Ne olduğunu anlat. - Kalbi durdu. Masif pulmoner embolizma. | Open Subtitles | ــ أخبريني بكل ما حصل ــ لقد إنهارت , لقد مرّت بحالة إنسداد رئوي شديدة |
Karnında tıkanıklığa yol açan bir şey var. | Open Subtitles | إذاَ، فهناك بالتأكيد إنسداد في معدتك |
Gerçek bir kalp krizi. Tekerlekli sandalye lazım. | Open Subtitles | إنسداد في الشريان التاجي حقيقي أريد كرسي بعجل |