İyi arkadaşların olduğu için şanslısın, Mills. | Open Subtitles | إنك محظوظة لحصولك على أصدقاء صالحين, ميلز |
Seni de öldürmediği için şanslısın... ..ya da tecavüz edip öldürmediği için... ..ya da öldürüp tecavüz etmediği için. | Open Subtitles | إنك محظوظة لأنه لم يقتلك أيضاً... أو لأنه لم يغتصبك ثم يقتلك... أو لأنه لم يقتلك ثم يغتصبك |
Seni de öldürmediği için şanslısın ya da tecavüz edip öldürmediği için ya da öldürüp tecavüz etmediği için. | Open Subtitles | إنك محظوظة لأنه لم يقتلك أيضاً... أو لأنه لم يغتصبك ثم يقتلك... أو لأنه لم يقتلك ثم يغتصبك |
Cadi Forbes, bir silahım olmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | كادي فوربز إنك محظوظة فليس لدي مسدس |
"Çok şanslısın. Saçların çok parlak." | Open Subtitles | "إنك محظوظة جداً، تملكين الشعر الأكثر بريقاً." |
Annen gibi güzel olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظة بسبب شكلك مثل والدتك |
Sen şanslısın, çocuğum. | Open Subtitles | إنك محظوظة يا طفلتي |
şanslısın ki benim var. | Open Subtitles | إنك محظوظة, أني أعني ذلك |
- Nesi var? Teklif ettiği için şanslısın. | Open Subtitles | -مالعيب به, إنك محظوظة لتلقي العرض . |
Ah, Emily, çok şanslısın kol boyu mesafede buna sahip olduğun için. | Open Subtitles | ( إميلي)، إنك محظوظة للغاية... كونه يوجد على مقربة منكِ |
Ah, Emily, çok şanslısın kol boyu mesafede buna sahip olduğun için. | Open Subtitles | (إميلي)، إنك محظوظة للغاية... كونه يوجد على مقربة منكِ |