Evet. Keşke benim editörüm olsaydın. Yani o odaklanma sorunum olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أتمنى لو كنت رئيس التحرير، إنها تقول بأن لديّ مشكلة في التركيز |
Kadın: Şimdi, çocuğun iyileştiğini ve okula gittiğini söylüyor. | TED | المرأة: الآن، إنها تقول أن طفلها قد تحسن وذهب اليوم إلى المدرسة. |
Bir şeyin başka bir şeye eşit olduğunu söylüyor ve bu iki farklı bakış açısı. | TED | إنها تقول أن شيئًا مساوٍ لشيء آخر، وهذا يمثل منظورين مختلفين. |
Efendim, diyor ki bunu bize komuta gemisine ulaşma şansı vermek için yapmış. | Open Subtitles | سيدى إنها تقول أنها فعلت هذا لصرف الإنتباه لتعطينا فرصه لنصل لسفينه القياده |
Bir kaç ay kayıp olan bir ajan olsa bilirdim diyor. | Open Subtitles | إنها تقول لو أن عميلاً اختفى لعدة أشهر، لكانت قد عرفت |
burada; onun bileklerini kestiği, ve onu bulduğunda çoktan ölmüş olduğu yazıyor. | Open Subtitles | إنها تقول إنه قطع معصميه و كان ميتاً بالفعل عندما عثرت عليه |
Mecbur kaldığı için umursadığını söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول لنفسها أنها تهتم به لأنه ينبغى عليها ذلك |
Çocukları da görmediğimi söylüyor, onlar da görünmezler. | Open Subtitles | إنها تقول بأنني لا أرى الأطفال أيضاً إنهم غير مرئيين كذلك |
Bunu kendisi söylüyor. Tüm hayatı boyunca yaptığı bu. | Open Subtitles | إنها تقول ذلك بنفسها فقد فعلت ذلك طوال حياتها |
Bütün gün orada olması gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول أن عليها البقاء هناك طوال اليوم |
Canım,onun iyi olduğunu söylüyor. Ona bir şans vermemiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حبيبي، إنها تقول أنه مأتمن أعتقد أنه يجب علينا أن نعطيه فرصة |
Ya doğruyu söylüyor, ya da onun gibisini hiç görmedim. | Open Subtitles | إما إنها تقول الحقيقه أو أننى لم يسبق لى مطلقا أن رأيت مثلها |
Fıstık ezmesini bitirdiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول أن زبدة الفول السوداني على وشك الإنتهاء |
Acının hafiflediğini söylüyor. Hissedebiliyor. | Open Subtitles | إنها تقول أن الألم يقلل إنها تستطيع الشعور بذلك |
Annesini terk edemeyeceğini söylüyor utanıyor galiba biraz. | Open Subtitles | إنها تقول أنها لا تستطيع أن تهجر أمها لكني أعتقد أنه الخجل |
diyor ki; az önce babanın cehennemde yanmakta olan hayalarını ısırıyormuş. | Open Subtitles | .. إنها تقول أنها كانت تَعض خِصي أبيك المُحترقة في الجحيم |
- Doğru değil bu. - Doğru değil bu diyor. | Open Subtitles | .ذلك ليس حقيقي _ .إنها تقول أنه ليس حقيقي _ |
Anlamadığım bir şey var. Doğum belgesinde, diyor ki... | Open Subtitles | هنا شيء لا أفهمه في شهادة الميلاد إنها تقول |
"Dilek tozu kalbinin derinlerinde ne yattığını bilir." yazıyor. | Open Subtitles | إنها تقول: غبار التمنّي هذا يعرف ماذا في قلبك من القلوب |
Bir damla insan hüznü lazım yazıyor. | Open Subtitles | إنها تقول أننا بحاجة لدمعة واحده من حزن البشر |
Bu arada Tatiana'ya çok güzel göründüğünü söyle. Sen de çok şekersin dedi. | Open Subtitles | وتخبر تاتيانا بأنها تبدو بالتأكيد جميلة إنها تقول بأن جميل ولك إبتسامة مثيرة |
Hep onu şımarttığımı söyler. Çocukken hiç bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | حسناً, إنها تقول أنى أفسده لم يكن عندى شيء عندما كنت طفل |