Tıpkı altına bez bağlayıp tüm ülke genelini arabayla kateden astronot gibi hiç de hoş seyahat etmeyecek. | Open Subtitles | مثل رائد الفضاء الذي قاد عبر البلد في حفاضة، إنها لن تتحمل التنقل بشكل جيد |
O, bu konuda tek kelime dahi etmeyecek. | Open Subtitles | إنها لن تقول شيئاً |
Hastalığını tedavi etmeyecek. | Open Subtitles | إنها لن تشفي مرضه |
Bu da, eş zamanlı hücre kontrolü yapmamıza izin vermez. | TED | لذا إنها لن تسمح لنا بالتحكم الآني بذاكرة ما. |
Biz onun arkadaşlarıyız, Anya. Ailesiyiz. Bize zarar vermez. | Open Subtitles | نحن أصدقائها , عائلتها إنها لن تؤذينا مطلقاً |
Bu sadece doktorlar için önemli olmayacak. Bu büyük numunelerle çalışan araştırmacılar için de önemli olacak. | TED | إنها لن تكون فقط مهمة للأطباء. كذلك ستكون مهمة للباحثين الذين لديهم الآن مجموعة ضخمة من العينات ليرسموا عليها. |
İnsan içine çıktığında Buffy tehdit unsuru olmayacak. Garanti ediyorum. | Open Subtitles | أضمن بالوقت الذي ستظهر علانية إنها لن تكون أي شيئ يشبه التهديد |
Hiçbir şeyi berbat etmeyecek, sana yemin ederim. | Open Subtitles | إنها لن .تفسد أي شيء، أقسم لك |
Bize yardım etmeyecek. Gidelim. | Open Subtitles | إنها لن تساعدنا ,هيا بنا نذهب |
Kocasını terk etmeyecek. | Open Subtitles | إنها لن تتخلص منه. |
İndir şunu Jennifer, o bize ateş etmeyecek, merak etme... | Open Subtitles | ضعيه جانبا- جنيفر، إنها لن تطلق علينا- |
Bizi takip etmeyecek. | Open Subtitles | أجل، إنها لن تلاحقنا |
Artık kimseyi rahatsız etmeyecek. | Open Subtitles | إنها لن تزعج أحدا بعد الآن |
- Gazete okurken... en azından dönüp cevap vermez. | Open Subtitles | من الأفضل أن أقرأ الصحيفة علي الأقل إنها لن تجيب عليَّ |
Elbette lityum iyon kadar iyi tepki vermez ama soğutucu etkisi çakışmaları telafi eder. | Open Subtitles | بالطبع إنها لن تتفاعل بالكفاءة ذاتها مع أيون الليثيوم ولكن التأثير التبريدي سوف يعوِّض حتماً عن ذلك القصور |
Alıcıdaki üç ışını geçmeyen bir şeye tepki bile vermez. | Open Subtitles | إنها لن تتفاعل حتّى يمر شيءٌ بجانبها من خلال جميع الأذرعة الثلاثة على الحساس. |
Onu durdurmadığımız sürece buna son vermez! | Open Subtitles | .إنها لن تتوقف إلا إذا أوقفناها عند حدها |
Bu hep böyle olmayacak. İşler değişecek. | Open Subtitles | إنها لن تكون بهذه الطريقة دوماً الأشياء تتغير |
Aslında Ernie, fotoğrafların yasal geçerliliği olmayacak. | Open Subtitles | المسألة يا إيرني , أن الصور لن يكون لها أي مأخذ قانوني إنها لن تسهل الفسخ |
Bu değişiklik bir şey olmayacak, kenara benim olmaktan gelen sürekli rahatsız. | Open Subtitles | إنها لن تغير أي شيء . بصرف النظر عن غضبي المستمر |
Bak bir dava olmayacak. | Open Subtitles | الجميع مشغول إسمع، إنها لن تصل إلى المحاكمة |