O kadar da kötü değil. Bence biraz rahat bırakmalısın. | Open Subtitles | إنهُ ليس سيء جداً، فمن الواجب أن تُعطيه فرصةٌ أخرى؟ |
O bir Kraliyet Donanması Komutanı değil, ne yapacağı belli olmaz. | Open Subtitles | إنهُ ليس قائد للبحرية الملكية إنهُ الرمز اللذي ليس لديه مايخسره |
Kambur günümüzün planı nasıl? Oh, bugün çarşamba* değil, Liz, perşembe. | Open Subtitles | كيف سيكون جدول اليوم ياإلهى,إنهُ ليس الأربعاء, ليز انهُ الخميس |
Bu nehirden kurtulmak için sabırsızlanıyorum. Bu nehir bile değil değil mi? | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار حتى أخرج مِن هذا النهر اللعين ، إنهُ ليس نهراً ، أليس كذلك؟ |
- Durum göründüğü gibi değil Mike! - Göründüğü gibi değil mi? | Open Subtitles | "إنهُ ليس كما يبدو "مايك - إنهُ ليس كما يبدو" ؟" - |
Alıştıklarından değil ama seveceğine eminim. | Open Subtitles | إنهُ ليس كالطعام الذي اعتدتِ عليه لكنّي أعتقد أنَّكِ ستحبيه |
Her canın istediğinde okula gelemeyeceğinin farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ تدرك إنهُ ليس مسموح لك أن تظهر و تتجول متى أردت ذلك فى أراضي المدرسة ، صحيح؟ |
Senin için de pek iyi değil. | Open Subtitles | إنهُ ليس على ما يُرام بالنسبة لكِ لا تقلق بشأني. |
Hiç yardıma ihtiyacı yok, değil mi? | Open Subtitles | إنهُ ليس بحاجة للمساعدة على الإطلاق، أليس كذلك؟ |
Açıkçası burası benim evim değil ve benim partim de değil ama bir kaç saniyeliğine beni dinlemenizi istiyorum. | Open Subtitles | إنهُ ليس منزلي بالطبع و ليست حفلتي لكن أود أن أحظى بإهتمامكم للحظة |
Sadece kolum değil. Senin için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | إنهُ ليس فقط ذراعي أنا كبيرٌ جداً بالنسبةِ لكِ |
Alt kat çok kötü durumda değil. Yatak odaları fena halde. | Open Subtitles | إنهُ ليس سيئٌ جداً في الطابق السفلي، غرف النوم قاتلة |
Pek iyi bir zaman değil ancak bir daha ne zaman burada olacağınızı bilemiyorum. | Open Subtitles | إنهُ ليس أفضل يوم لذلك، لكن لا أحد يعرف متى قد تكون هنا مُجدداً |
Şu an başka sorunlarımız var. - Yiyeceği yok, suyu yok. - Bizden biri değil O. | Open Subtitles | ــ ليس لديه طعام أو ماء ــ إنهُ ليس واحداً منا |
Beni rahatsız eden durum saat değil de, daha çok, hep beraber yatakta yatıyor oluşumuz. | Open Subtitles | حسناً، إنهُ ليس بالضبط الوقت هو ما يُزعجُني، إنها حقيقة أننا فى الفِراش معاً. |
Hayır, ama adam eşcinsel değil, tabi düşündüğün buysa. | Open Subtitles | كلا, إنهُ ليس شاذاً لو كان هذا ما تفكر بهِ |
Ve böyle bir dünya böyle bir dünya, benim parçası olmak istediğim bir dünya değil. | Open Subtitles | وإنهُ ليس العالم الذي أتمني أن.. إنهُ ليس العالم الذي أتمني أن أكون جُزءاً مِنهُ. |
Bu gerçek değil. Gerçek değil. | Open Subtitles | إنهُ ليس حقيقياً إنهُ ليس حقيقياً إنهُ ليس حقيقياً |
- Sayın Yargıç, bu bilinen bir şey değil? | Open Subtitles | حضرة القاضي ؛ إنهُ ليس إسم مشترك كيف يكون ذلك مناسباً ؟ |