Aynı zamanda uyumsuz, kafası bozuk, orta yaşlı, kaybolmuş biri. | Open Subtitles | إنه أيضاً فتى عاطل في منتصف العمر، و حالته مزرية. |
Tuhaf bir rastlantı eseri bu sayı Aynı zamanda Arthur'un bir zamanlar Islington'da gittiği ve ilişkiye giremediği çok hoş bir kızla tanıştığı partinin verildiği evin telefon numarasıydı. | Open Subtitles | ْ347 إلى فرصة واحدة و بصدفه غريبة إنه أيضاً رقم هاتف شقة عائلة إزلينجتون |
Bu kaynama, yalnızca şiddetli değil Aynı zamanda had safhada gürültülüdür. | Open Subtitles | وهذا الفوران ليس فقط في الحرارة إنه أيضاً شديد الصخب |
ayrıca Glasgow koma puanı 8. Hayatı pamuk ipliğine bağlı. | Open Subtitles | إنه أيضاً على رقم 8 بميزان جلاسكو للغيبوبة |
ayrıca Büyük Beyaz Babalar hatam. O sözünü kırdı. | Open Subtitles | إنه أيضاً خطأ الأب العظيم الأبيض . لقد أخلف بوعده |
Aynı zamanda beni, içi toprak dolu bir saksısıyla ciddi şekilde yaralamıştı. | Open Subtitles | و إنه أيضاً تسبب لي بإصابة بالغة بوعاء نبات |
Burası Aynı zamanda onları takip edecek olan bazı yırtıcıların da evidir. | Open Subtitles | إنه أيضاً موطن بعض المفترسين الذين سيطاردونهم |
Aynı zamanda da üst seviye bir meth aşçısıymış. | Open Subtitles | وكما إتضّح، إنه أيضاً الرقم واحد في صناعة الميث. |
Aynı zamanda uygarlığın bağlı olduğu temel gıda ürünleri. | Open Subtitles | إنه أيضاً الغذاء الرئيسي الذي تعتمد الحضارة عليه. |
Ama Aynı zamanda birazdan söyleyeceğim şey için de canlı bir kanıt oldu bu durum. | Open Subtitles | .. ولكن .. حسناً، إنه أيضاً .. إنه أعتقد أنه دليلٌ حي |
Aynı zamanda yenebiliyor çünkü bildiğiniz gibi... | Open Subtitles | إنه أيضاً صالح للأكل لأن أنت تعرف، هؤلاؤ الناس |
Buna Aynı zamanda 'Üç Yalan Heykeli' deniyor. | Open Subtitles | إنه أيضاً يدعى تمثال الأكاذيب الثلاثة؟ |
- Merak etme, Aynı zamanda son toplantımız. | Open Subtitles | لا تقلقي، إنه أيضاً آخر إجتماع. |
Bir müsabaka olmakla beraber, Aynı zamanda bir kutlamadır. | Open Subtitles | بينما إنها منافسة، إنه أيضاً إحتفال. |
Dünyada Aynı zamanda istikrar da yok. | TED | إنه أيضاً غير مستقر. |
Aynı zamanda olayımızın en önemli ipucu. Anlat Greg. | Open Subtitles | إنه أيضاً الدليل المفتوح الوحيد (بقضيتنا.انطق يا (غريغ |
- Bu Aynı zamanda beyinde bir hastalık adı. | Open Subtitles | إنه أيضاً مرض عقلي |
ayrıca oraya peşimden gelemeyeceğini de biliyorum. | Open Subtitles | إنه أيضاً أحد الأماكن التي أعلم أنك لا تستطيع اللحاق بي إليها. |
ayrıca tanıdığım en iyi virüs uzmanıdır. | Open Subtitles | إنه أيضاً أفضل علماء الفايروس الذين أعرفهم |
ayrıca bu, posta kutusunun üzerinde neden M. Shulman yazdığını açıklıyor. | Open Subtitles | إنه أيضاً يشرح لم الاسم على صندوق البريد كان (م. شولمان) |
ayrıca ilk defa burada tanıştık. | Open Subtitles | إنه أيضاً أين إلتقينا لأول مرة. |