Koloniyi, ekibi ve yetkilileri rahatsız eden mantıksız davranışların tek açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد للتصرفات الغير منطقية التي أبتليت بها المستعمرة والطاقم , والآن الضُّبَّاط |
Bir mucize olması dışında, semptomların tek açıklaması bu. | Open Subtitles | باستثناء معجزة، إنه التفسير الوحيد بالنسبة لأعراضها |
Bir mucize olması dışında, semptomların tek açıklaması bu. | Open Subtitles | باستثناء معجزة، إنه التفسير الوحيد بالنسبة لأعراضها |
Hayır, sapkın zihninin bulabildiği tek açıklama bu. | Open Subtitles | لا، إنه التفسير الوحيد الذي توصل إليه عقلك المريض |
Öyle olmalı. Tek mantıklı açıklama bu. | Open Subtitles | لابد من أن تكون كذلك إنه التفسير الوحيد الممكن |
Biri bizden önce buraya gelmiş. Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | هناك من أتى قبلنا إنه التفسير الوحيد |
Davranışlarının tek mantıklı açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير العقلاني الوحيد لتصرفه |
Düşünebildiğim tek mantıklı açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير المنطقي الوحيد -الذي بوسعي التفكير به |
Tek açıklaması bu, yani, içeride biri var. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد للأمر ... أعني ، إنه لديه شخصاً ما يعمل لحسابه بالداخل |
Tek olası açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |
Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |
- Yani tek mantıklı açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد المنطقي |
Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |
Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |
Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |
tek mantıklı açıklaması bu. | Open Subtitles | إنه التفسير المنطقي الوحيد |
Aynı anda ayakkabı ve yoğurt sattığını düşündüğün için getirebildiğim en iyi açıklama bu oldu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد الذي أستطيع الإتيان به من أجل سبب أنكِ تعتقدين أنك تبيعين أحذية وزبادي |
Tek mantıklı açıklama bu. | Open Subtitles | إنه.. إنه التفسير المنطقي الوحيد |
Bana kalırsa mantıklı tek açıklama bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد المعقول. |
Tek açıklama bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد |